“Bin nasihatten evla” olmamış…
1999 Marmara depremine “Yüzyılın depremi felaketi” adını verip, hem yeni vergiler salmış, hem yeni yapılacak konutlarda Zorunlu Deprem Denetimi getirmiÅŸ, hem de DASK ile bütün binaların deprem sigortası kapsamına girmesini yasal zorunluluk olarak ortaya koymuÅŸtuk. Ama bu doÄŸru kararların uygulamada ne yazık ki, istenen karşılıkları olmadığını bugün görüyoruz. O nedenle yeni yaÅŸadığımız deprem sonrası, bu felaketin bin nasihatten evla olmasının yollarını aramalıyız…
17 AÄŸustos’ta yaÅŸadığımız ve “Yüzyılın deprem felaketi” diye tanımladığımız Marmara depremi sonrasında iki önemli adım atıldı. Bunlardan biri bu depremin ardından ulusal dayanışmanın bir unsuru olarak “Bir kereye mahsus” olduÄŸu belirtilerek bazı vergiler yürürlüğe girdi.
Bunlardan biri Ek Gelir ve Kurumlar vergisi adı altında 1998 matrahlarına ek olarak yüzde 5’lik yeni ödemeydi. Bir diÄŸeri Ek Emlak Vergisi olarak bina ve arazilerden alındı. Bir üçüncüsü Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi adıyla alındı. Bunlara ek olarak Özel Ä°ÅŸlem Vergisi, Faiz Vergisi gibi bazı geçici vergiler de konuldu. Bir diÄŸer “Tek seferlik” denilmesine karşın bugün de devam eden Özel Tüketim Vergisi adını taşıyan vergi oldu. Bu vergi kaleminden yürürlüğe girdiÄŸinden bu yana toplanan miktar 31 milyar 800 milyon oldu. Ama, ilk koyulduÄŸu amaç dışında genel bir vergiye dönüştüğü için, bu vergi gelirinin doÄŸrudan depremle ilgisi artık kalmadığı belirtiliyor.
Deprem sonrasındaki ikinci adım, Zorunlu Deprem Sigortası Kanun Hükmünde Kararnamesiydi. Bu bir yandan yeni yapılan bütün binaların ruhsat alabilmesini deprem yönetmeliÄŸine uygun olarak yapılması ve buna baÄŸlı denetim zorunluluÄŸuna baÄŸlıyordu. Bir taraftan da DoÄŸal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) kuruluÅŸuyla binaların deprem sigortası kapsamına alınmasını gerekli kılıyordu.
Görüldüğü gibi bu adımlarla iki önemli gelişme hayata geçiriliyordu. Bunlardan biri bütün yeni binaların deprem denetimine uygun olarak denetlenmesi sağlanıyordu. Diğeri bütün binalar yani ülkemizdeki toplam 13 milyon konut için DASK zorunluluk haline getiriliyordu.
Bu deprem sonrası Marmara Bölgesi’nde ve bazı deprem bölgelerinde DASK sigortası yaptırılan binaların sayılarında artış saÄŸladı. Ancak çok ucuz bir sigorta sistemi olmasına karşın ve binaların yüzde 100’ünün kapsam içinde olması zorunlu iken en yüksek sigortalanmanın olduÄŸu Marmara Bölgesi’nde bile oran üçte birin biraz üzerinde yüzde 35.9 olarak gerçekleÅŸmiÅŸ durumda. Akdeniz, Karadeniz İç Anadolu bölgelerinde yüzde 6-10 seviyesinde olan oran Ege’de yüzde 20’lere yaklaşırken, GüneydoÄŸu’da yüzde 2.4, son depremi yaÅŸadığımız DoÄŸu Anadolu’da ise yüzde 3.4 seviyesinde.
Bu sonuçlarda ortaya koyuyor ki, 17 AÄŸustos Marmara depremi ardından attığımız adımlardan vergi geliri elde etmede baÅŸarılı (!) olmuÅŸ, hatta bu verginin bir ayağını bugüne kadar sürdürmüşüz. Yeni yapılacak binaların Deprem YönetmeliÄŸine uygun denetimle yapılıp ruhsatlandırılmasında uzmanların belirttiÄŸine göre istenilen denetim sistemini yerine getirmeden yola devam ederken, binaların DASK’ta sigorta kapsamına alınmasında da Marmara Bölgesi’nde bir hareketlilik getirsek de, Türkiye çapında sınıfta kalmışız…
Peki şimdi ne yapmalıyız?
Bir kere hem yeni binalarda deprem yönetmeliÄŸine uygun yapım konusunu “gerçekten denetime uygun” hale getirmeliyiz. YönetmeliÄŸin gündeme geldiÄŸi günden bu yana olan yapıların ruhsatlarını yeniden gözden geçirmeliyiz. Yurtta denetimden geçerek ruhsat almış ve sonrasında deprem bölgesinde hasar görmüş binalar olup olmadığını saptayıp, denetim yapanları cezalandırma yoluna gitmeliyiz.
EÄŸer mümkünse Özel Ä°letiÅŸim Vergisi’nde toplanan 31 milyar 800 milyonu ve bugünden sonra bu kalemde toplanacak vergileri, depremle ilgili bilinç geliÅŸtirici çalışmalar, depremle ilgili bina güçlendirme alanlarında bina sahiplerinin de düşük katkıları alarak kullanmalıyız. DASK’ın zorunluluÄŸu konusunda da giriÅŸimlerde bulunulmasını sürekli gündemde tutarak, sigortalı bina sayısını hızla artırmalıyız…
bu vergi ve sigorta fiyatlandırması, bürokratın masabaşında aldıkları uçuk rakamlar olmamalı.
bina sayısıyla dask vergisini toplanma %sini kıyasladığınızda bu sonuç açık olarak ortaya çıkar diye düşünüyorum.
Vatandaşın zorunlu harcamalarından kalan paraya göre “dask” çok pahalı.