Yunanistan seçimleri kelimenin tam anlamı ile bir siyasi deprem getirdi. Şaşırtıcı mı? Pek sayılmaz. Kamuoyu yoklamaları bu durumu öngörmüştü. Olsa olsa mucize bekleyenler hayal kırıklığına uğradı.
Yunanistan seçimleri biraz 1990’lar sonu Türkiye’sini anımsatıyor. Ülkeyi uzun süredir yöneten iki merkez partisi eriyor. Mecliste çoğunluk radikal sağ ve sol partilere geçiyor. Ancak çok-partili koalisyon hükümetleri kurulabiliyor.
“Seçmenin tercihi öyle; demokraside çözüm bitmez” diyebilirsiniz. Ne var ki Yunanistan, tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşıyor. Hasarın daha da artmaması için özellikle bu anda güçlü ve istikrarlı bir hükümete ihtiyacı var.
İki farklı açıdan bakabiliriz. Bundan sonra ne olabilir? Neden böyle oldu? İlkini Fransa seçimlerinde yaptım. Yunanistan’da ise bana ikinci soru daha yararlı geliyor. Türkiye’nin güncel tartışmalarına da ışık tutuyor.
Seçim sistemi
Seçim sisteminin siyasi süreçlerdeki belirleyici rolünü yıllardır vurguluyorum. Başkanlık sistemini, dar bölgeyi ve iki turlu seçimi savunuyorum. Yunanistan’ın bugün içine düştüğü siyasi kargaşanın tezlerimi doğruladığı kanısındayım.
Fransa ile başlayalım. Siyasi dağınıklık başkanlık seçiminin ilk turuna yansıdı. Ama ikinci turdan net bir sonuç çıktı. Çünkü tercih ikiye inince, seçmen adaylardan birine yöneldi. Yani başkanlık sistemi iki turda güçlü bir yürütme oluşturdu.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.