IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları sırasında Yunan Maliye Bakanı’nı dinleme fırsatı bulduk. Üç yüz kiÅŸiye verilen bir yemekte bir maliye bakanının söyleyecekleri elbette sınırlı. Bu çeÅŸit konuÅŸmalardan haber deÄŸeri olabilecek bir ÅŸeyler çıkarmak olanaksız. Ama, konuÅŸmanın sonundaki soru-cevap bölümü çok daha ilginç oluyor.
Yunan Maliye Bakanı Yunanistan’ın Euro’da kalmaktan baÅŸka bir seçeneÄŸi olmadığını vurguladı. Avrupa BirliÄŸi’nin ise Yunanistan’ı bir günah keçisi gibi göstermesinden rahatsızlık duyduklarını belirtti. Yunanistan ekonomisinin normale dönmesi için gereken her ÅŸeyi yaptıklarını söyledi. Buraya kadar her ÅŸey güzel.
KISIR DÖNGÜ
Konuşmanın sonunda üç soru soruldu:
1. Yunanistan ekonomisinin büyümesi nereden gelecek?
2. Yunan bankalarına sermaye yardımı nasıl verilecek?
3. Alınan önlemler yeterli olabilir mi?
Bakan cevaplara sondan baÅŸladı. Yunanistan ekonomisinin son üç yılda yüzde 12’den fazla küçüldüğünden söz etti. Bunun böyle devam edemeyeceÄŸini vurguladı. Demokratik bir rejim içinde daha fazlasının yapılmasının pek mümkün olmadığını söyledi. KonuÅŸmadan, “artık bizden daha fazlasını istemeyin” demek istediÄŸini anlamak çok zor deÄŸildi.
Gerçekten de, Yunanistan ekonomisi küçüldüğü sürece, kemer sıkma politikalarıyla ne bütçe açığının milli gelire oranını düşürmek ne de borç/milli gelir oranını düşürmek mümkün deÄŸil. Ä°ÅŸin matematiÄŸi tutmuyor. Bugün yüzde 150 olan borç/milli gelir oranı tüm kemer sıkma politikalarına raÄŸmen gelecek yıl yüzde 1 70’in üzerinde olabilir. Borç dinamiÄŸi böyle olunca, Yunanistan’ın piyasalardan borçlanabilme kabiliyetine ulaÅŸabilmesi de söz konusu olamaz. Bakan’ın da dediÄŸi gibi, bir “kısır döngü” söz konusu. Bu deyimi konuÅŸmasında çok sık kullandı.
Çözüm, dönüp dolaşıp birinci sorunun cevabına geliyor. Bakan önce bankaların sermayelendirmesine deÄŸindi. Likidite açısından bir sorun olmadığını, çünkü Yunan bankalarının Euro sisteminin bir parçası olmasından dolayı Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) ÅŸemsiyesi altında olduÄŸunu vurguladı. Geçenlerde ECB BaÅŸkanı’nın bir demecine atıf yaparak “ECB Yunan bankalarına ihtiyaçları kadar likidite vermeye devam edecek” dedi.
“Yunan bankalarına ek sermaye verilecek” dedi. Ama, devlet bankalara ek sermaye yardımı yaparken, bankaların özel sektör elinde kalacağını vurguladı.
ŞİMDİ Mİ DAHA SONRA MI?
Büyüme nereden gelecek? Yunan Maliye Bakanı bu konuda, doyurucu olmasını bırakın, hiçbir ÅŸey söyleyemedi. Birkaç teÅŸvikten söz etti. Yunanistan ekonomisinde tüketim ve yatırımların nasıl canlanacağı konusuna dahi girmedi. Halbuki, Yunanistan’ın geleceÄŸi bu sorunun yanıtında yatıyordu.
Yunanistan çaresiz bir görüntü verirken, Almanların kızgın olduÄŸu göze çarpıyor. Eski Bundesbank (Almanya Merkez Bankası) BaÅŸkanı ve istifa edene kadar ECB BaÅŸkanlığı için önde giden aday olan Axel Weber ile konuÅŸtuÄŸunuzda Almanya’nın aldatılmış hissettiÄŸini anlıyorsunuz. Geçenlerde ECB’nin Ä°dare Komitesi üyeliÄŸinden istifa eden eski Bundesbank üyesi Jürgen Stark ile konuÅŸtuÄŸunuzda Yunanistan’ın her türlü cezayı ödemeyi hak ettiÄŸini düşündüğünü görüyorsunuz. Almanlar kızgın ve yumuÅŸamaya niyetli deÄŸil gibi görünüyorlar.
Yunanistan ekonomisini çok yakından tanıyan eski IMF çalışanı Miranda Xafa ise galiba en doÄŸru teÅŸhisi koyanlardandı. Yunanistan’ın seçeneÄŸi daraldı, ama var: “ÅŸimdi mi yoksa daha sonra mı temerrütte düşmek (default).”
Ercan Kumcu