TARZAN zor durumdadır. Yunanistan, bir ödeme sistemi krizi içindedir. Devlet, borçlarını zamanında ödeyememekte, fahiş faizi kabul ederek günü geçirmektedir.
Avrupa Birliği, Yunanistan halkına şunu söylemektedir: AB’ye üye olduğunuzdan ve Euro Bölgesine kabuledildiğinizden bu yana, el atıyla gezmeye çıktınız. İmkânlarınız üstünde yaşadınız. Bu yüzden krize girdiniz. Üstelik bize resmen yalanlar söylediniz. Eğer sizi AB’ye almamış olsak paranız Drahmi olmaya devam edecekti.Böyle bir savurganlık krizinden de ancak servet ve gelir kaybına razı olarak çıkabilecektiniz. Şimdi siz paşa,paşa bu bedeli ödemeyi gönüllü olarak kabullenin, biz de sizi “Euro bölgesinden” çıkmaya mecbur kalmadankrizden kurtaralım. Akıllı olun, Drahmi’ye geri dönüp devalüasyon yapmadan size çok daha iyi bir çözümöneriyoruz. Bu bizim için de ehvenişerdir.
Yunan hükümeti AB’nin bu teklifini kabul etmiş duruyor. Ama Yunan halkı, “kemer sıkmayı” kabul etmiyor ve“istemezük!” diye nümayiş yapıyor. Soralım: Bu nümayişler kime karşıdır? Başbakana mı, Avrupa’ya mı? Yoksanümayiş yapanlar, kendi vatandaşlarına mı karşı tavır koymaktalar? Bazı Yunanlılar, Avrupa’nın paralarını ben yemedim, hangi Yunanlı yediyse, kemeri de onlar sıksın mı demektedir. Nümayişçiler bilinçli veya bilinçsiz “Ey Papandreou, benim gelirime ve servetime dokunma; git zenginleri sıkıştır. İşçiyi memuru ve esnafı ezme;gerekiyorsa servet vergisi koy mu diyor?”
Benim anladığım Yunan halkı, başbakanlarına değil, Avrupa’ya kafa tutmaktadır. Euro sistemini çökertmetehdidiyle “şantaj” yapmaktadır. AB’ye “siz vermeseydiniz, biz de bu kadar borca batık hale gelmezdik” demekteler. AB yardımlarıyla bizi baştan çıkardınız. Ortaya çıkan bu kriz adlı tosuncuğun babası olduğunuzu kabul edin ve paraları verin diyorlar. Bunu da elde edeceklerine kani oldukları için direniyorlar.
Son Söz: Pabuç ucuzsa, kimse yalınayak dolaşmaz.