Kayseri Sanayi Odası BaÅŸkanı Sayın Mustafa Boydak UludaÄŸ Ekonomi Zirvesi’nde Türkiye’nin önemli bir sorununa parmak basmış: Türkiye içinde bir malı bir yerden diÄŸerine taşımak için katlanılan maliyet çok yüksek. Kayseri ile Mersin Limanı arasındaki taşıma maliyeti neredeyse Mersin ile Çin arasındaki taşıma maliyetinin yüzde 70’ine ulaÅŸmış.
Ãœlkeleri verimlilik düzeylerine göre sıralayan raporlar var. Bu raporlardan tanınmışlarından biri ‘The Conference Board Total Economy Database’ ismini taşıyor. Meraklı okuyucularımın bu isimle internetten ulaÅŸabilecekleri raporun Ocak 2012’deki özet sayısında ABD’nin iÅŸgücü verimliliÄŸi 100 olarak alındığında bakın Avrupa’nın sorunlu ülkelerinin durumu ne: Ä°rlanda: 86.5, Ä°spanya: 74.6, Ä°talya: 71.3, Yunanistan: 52.6 ve Portekiz: 41.1. Euro Bölgesi’nin ortalaması 80.9 düzeyinde. Türkiye’nin iÅŸgücü verimliliÄŸi ise 36.7.
Sıra bir baÅŸka karşılaÅŸtırmada; OECD üye ülkelere iliÅŸkin ayrıntılı istatistikler yayınlıyor. Bu istatistiklerin bir kısmı vergi alanında 2009 yılı sonuçlarına göre, OECD’deki her bir ülkenin vergi gelirinin gayri safi yurtiçi hasılasına oranının ortalaması yüzde 33.8. Türkiye için aynı oran yüzde 24.6. 2009 kriz yılı. Krizden uzak bir yılı, mesela 2005’i alsak durum yine benzer: Yüzde 35 OECD ortalaması, Türkiye ise yüzde 24.3.
Dikkat ederseniz oldukça farklı alanlarda yaptım bu karşılaştırmaları. Oysa ortak bir özellikleri var. Açayım. Türkiye dünyada en pahalı benzin ve motorini kullanan ülkelerden biri, bu nedenle yurtiçi taşıma maliyetleri çok yüksek. Hepimiz biliyoruz ki petrol ürünlerinin bunca pahalı olmasının temel nedeni, bu ürünlerden alınan vergilerin oldukça yüksek düzeyde olması. Mesela 2011 yılında petrol ürünleri ve doğalgazdan elde edilen vergilerin tüm vergi gelirlerimize oranı yüzde 13 düzeyinde. Bir önceki yıl aynı oran yüzde 15 düzeyindeymiş.
2001 krizinde hemen sonra kamu borcu ve kamunun finansman gereksinimi çok yüksekti. Mevcut durumun sürdürülemeyeceÄŸi beklentilerinin çok yaygın olması nedeniyle reel faizler aşırı yüksek düzeylerde geziniyordu. Reel faizlerin yüksekliÄŸi, yüksek finansman gereksinimi daha da artırıyor, böylelikle mevcut durumun sürdürülemeyeceÄŸi bekleyiÅŸleri inanca dönüşme riski taşıyordu. Öte yandan, aynı ortamda, döviz talebi de aşırı yükseldiÄŸinden döviz kurları artıyor, böylelikle kamunun döviz cinsinden borcunun lira karşılığı da sıçrıyordu. Bu da kamunun finansman gereksinimini yükseltiyordu. Sonra reel faizler daha da yükseliyordu…
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.