2008 yılındaki büyük soygunun başladığı günlerdi. Dünya panik halinde ne yapacağını şaşırmıştı. 1 Mart 2003 Tezkeresi’nin TBMM’den geçmemesi sonucu, büyük soygunun Ortadoğu’ya dağıtılamayan faturasının, bumerang etkisiyle dönüp batı ekonomilerini vurduğu süreci yaşıyorduk.
İşte o günlerde panik içinde G-20 Zirvesi yapıldı. Sözüm ona çare tartışılacaktı. Sonra birden İngiliz Dışişleri Bakanı krizin faturasının gelişmekte olan ülkeler tarafından ödenmesi gerektiği fikrini ortaya atıverdi. Yani G7’nin zararı, geri kalan 13 ülke başta olmak üzere diğerlerinden çıkarılmalıydı.
Elbette büyük gürültü koptu ve itirazlar yükseldi. Sonra apar topar geri adım atıldı ve ‘yanlış anlama’ olduğunun üzerinde duruldu. Aslında ortaya herhangi bir biçimde yanlış anlama söz konusu değildi. Ve gelişmiş ülkeler soygunun maliyetinin ortaya çıktığı ilk günden beri bu yaklaşımlarından hiç vazgeçmediler.
Nitekim ABD ve AB ekonomilerinin iflas bayrağını çekmemek adına çareler aradığı bugünlere geldiğimizde bunun emareleri tekrar karşımıza çıkıyor. Üstelik bunu devlet tahvillerinin alımı yoluyla gerçekleştirecekler.
Dünyanın neresindeki yatırımcı, batan bir şirketin tahvilini alır bilemiyorum ama, şimdi batık durumdaki Avrupa ülkeleri ve ABD tahvillerin gelişmekte olan ülkelere satacaklar. Üstelik bundan son derece de memnunlar. İşte Anadolu Ajansı kaynaklı IMF görüşü:
“…Wall Street Journal gazetesinin haberine göre, Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde bir grup gazeteciye yaptığı açıklamada, Avrupa’nın borç krizinden çıkmasına yardımcı olmak amacıyla Avrupalı ülkelerin tahvillerini satın almakla ilgilenen gelişmekte olan BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) ülkelerinin, sadece güçlü mali tabana sahip Almanya gibi ülkelerin değil borçlanma sorunu yaşayan Avrupalı ülkelerin tahvillerini satın alması gerektiğine dikkat çekti…”
Bu karar stratejik midir, ayrı bir tartışma konusu… Fakat Kuzey Afrika, Ortadoğu derken, bu süreç içinde ilk fikrin hiç değişmediğinin kanıtı… Çok yakında Türkiye’ye de Avrupa Birliği tam üyelik teklifi ve tarihi gelecektir.
Bu işin içinden çıkamayanlar yine gerçek bir soyguna hazırlanıyorlar. Kumar ekonomisiyle oluşturdukları rant kapısının soyulmasının bedelini, bizim de içinde bulunduğumuz gelişmekte olan ülkelere ödetecekler.
Peki biz ne yapıyoruz? Bakın Başbakan’ın Kuzey Afrika gezisine… İsrail ile yaratılan suni krize ve Gazze üzerinden yapılan sanal kahramanlık gösterilerine. Bakın oraya bakın… Cambaz ipte numaralar yapıyor. Ama dikkat edin, siz onu seyrederken, cambazın patronu olan yankesiciler cüzdanınızı çalmakla meşgul.