Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıkladığı son hukuk reformu (!), Türkiye’de çokça tartışılması gereken bir unsurun kalın harflerle altını çizdi. ‘Görmüyorsam, sorun da yoktur.’
Temelini mahkemelerdeki dosya sayısının azaltılması hedefi üzerine kuran, ama aslında sorunları çözmek bir yana, piyasanın gerçeklerini biliyorsanız yeni sorunlar yaratmaya gebe düzenlemeler hedefleniyor.
İcra dairelerindeki dosya sayısı 12 milyon 700 bine yükselip, yılda 6,5 milyon icra takibi başlatılınca düğmeye basan bakanlık, yeni düzenlemesiyle sorunu ortaya çıkaran gerekçeleri bertaraf etmek yerine, dosyaları nedenleriyle birlikte halının altına süpürmeyi tercih ediyor. Neden? Aman sorunlu bir yapıda olunduğu belli olmasın.
Şimdi tamamen haksız diyemem. Gerçekten icraya yansıyan dosyanın, anaparanın çok ötesinde bedeller ortaya çıkardığı, küçük esnafın ekonomik darboğaz nedeniyle çeklerini ödemekte zorlandığı, yapılmayan ödemeler sonrasında başlatılan hacizlerin ailelerde dramlara neden olduğu doğru.
Fakat bunların önündeki hukuk sürecini tıkamak, sorunu öteleyip, dillendirilmese de hayata geçirilmek istenen arabuluculuk sisteminin üzerine itmek, ülkede daha büyük problemleri de beraberinde getirecektir.
Hemen bir iki örnekle muhtemel sonuçlara bakalım. Ehliyetsiz veya alkollü araç kullanan adliyeye sevk edilmeyecek. Para cezası verilecek. Muhtemel sonuç: Sokaklar Levent Kırca tiplemesindeki adamlarla dolacak.
Kaçak elektrik hırsızlık kapsamından çıkarılıyor. Suç karşılıksız yararlanma ifadesi altına alınıyor. Muhtemel sonuç? Hadi şimdi bütün teller havaya… Merak etmeyin ortaya çıkan faturaları dürüstçe abone olanlar öder.
Karşılıksız çekte hapis cezasını kaldıran düzenleme de sırada bekliyor. Ciro eden için bunu söyleseniz anlarım, ama çeki keseni kapsarsa durum değişir. Muhtemel gerçekleşme ne? Bugüne kadar ‘ödemiyorum kardeşim’ kıvamına gelen ahlâksızlık, ‘canım isterse bir ara öderim’ noktasına gelip, karşılıksız çek patlaması ile birlikte zincirleme iflaslara ve ödeme sıkıntısı sorununun tetiklenmesine yol açacak. Elbette karşılıksız çek karnesi dağıtan bankalar, yine asla gündeme gelmeyecek.
Haber vermeden haciz işlemi başlatılması da ortadan kaldırılıyor. Bunu bankalar için de uygulayabilecekler mi bilmiyorum ama ilk bakışta insani gözüküyor. Fakat doğru analiz için neden haciz uygulamasının böyle başlatıldığına bakalım. Çünkü borcu olan ya kaçıyor ya da mal kaçırıyor. Şimdi önceden haber verirseniz, hacze gittiğinizde dört duvar seyredersiniz.
Elbette iyi niyetli borçluları korumak adına güzel bir uygulama ama, kötü niyetli olup sağa sola borç takanları ne yapacağız? Muhtemeldir ki sayılarını artıracağız. Velhasıl kelam yine üstün körü çok fazla hukuki temel aranmadan yapılan bir hazırlık. Çünkü düzenlemenin içeriğine baktığınızda buram buram para kokuyor.