Para Politikası Kurulu PPK seçim sonrası ilk kez bugün toplanıyor. İktisat politikasının yönelimi hakkında mutlaka yeni bilgi gelecektir. Doğal olarak, mali piyasalar ve iktisatçılar PPK kararını merak ve heyecanla bekliyor.
Seçim öncesinde uzun bir konjonktür analizi yaptık. Dış açıkta somutlaşan makro dengesizliğin nedenlerini araştırdık. Mevcut durumun geçmişten farklarını gösterdik. Düzeltmenin eksenlerini saptadık. Siyasi tercihlerin kritik rolünü vurguladık.
Ancak analizi tam iktisat politikası opsiyonlarına gelince kestik. Çünkü seçim sonuçlarını veyeni hükümetin yapısını ve tavrını bilmiyorduk. Seçim oldu. Ama yeni hükümet daha kurulmadı. Dolayısı ile hâlâ beklemedeyiz.
Eski yazılarımı gözden geçirirken dikkatimi çekti. Seçim sonrasını FORTUNE dergisi Haziran sayısında yazmışım. Fakat bu köşeye taşımayı unutmuşum. Neyse ki güncelliğini kaybetmedi. Yazının o bölümü aşağıdadır.
“Hayır, ama…”
“Seçim sonuçları ekonomiyi etkiler mi? Vatandaş için “hayır”; çünkü seçim sadece malumu ilan ediyor. Unutmayın ki AK Parti’nin seçimi kazanacağı 12 Eylül referandum gecesi kesinleşti. Yani piyasa jargonu ile vatandaş tarafından dokuz ay öncesinden “satın alındı”. 2010 sonbaharından itibaren tüketim ve yatırımda yaşanan canlanmanın gerisinde vatandaşın siyasi ufkunun bu şekilde uzaması yatıyor.
İktisat politikası etkilenir mi? Bu kez “hayır, ama…” diyeceğim. Hayır; çünkü bu seçimde gerçek anlamda bir ilk zaten yaşandı. Altı ay sonra seçim olmasına rağmen ekonomi yönetimi 2011 başından itibaren para ve maliye politikasında sıkılaştırmaya gitti.
Ayrıca özel kesim harcamalarındaki hızlı artış denetim altına alınıncaya kadar aynı yönde ek tedbirlerin geleceği seçim kampanyası sırasında bile net şekilde ifade edildi. Dolayısı ile seçim sonrasında mevcut politikalarda köklü bir değişim gerekmiyor.
Ama; çünkü her şeye rağmen ufuktaki seçim, iktisat politikası opsiyonlarına bir takım kısıtlar getirdi. Açıklayalım: Ekonomi yönetimi dış açık kökenli dengesizliğin intizamlı bir süreçte düzeltilmesini hedefliyor. “Yumuşak iniş” ifadesi politika metinlerine de girdi.
Ancak, altı aylık uygulamaya bakınca, “yumuşak” sözcüğünün öne çıktığını görüyoruz. Siyasi otoritenin özellikle döviz kurunda seçim öncesinde bir hareket arzulamadığını kolayca tahmin ediyoruz. Seçim sonrasında bu tahdit ortadan kalkıyor. Dolayısı ile TL’de değer kaybına daha sıcak bakan bir yaklaşım beni şaşırtmayacaktır.”
BDDK’nın hamlesi
Tam PPK toplantısı öncesinde konuşmak “erken öten horoz” riski taşır. Merkez bankacılığının tarihi gelenekleri arasında piyasaları şaşırtan kararlardan adeta zevk almak vardır. İşin doğası öyledir. Sürpriz daima gündemdedir.
Ama hafta başında önemli bir gelişme yaşandı. BDDK nihayet devreye girdi. Yetkisini kullandı. Bankaları sıkıştıran bir dizi karar aldı. Ayrıntıları medyada okudunuz. Kredi faizlerine derhal yansıdı.
Kredi artışını sınırlama arayışına BDDK’nın aktif katılımı yukarıdaki beklentimi destekliyor. “Dereyi görmeden paçaları sıvama” diyeceksiniz. Haklısınız. Ama o yönde güçlü bir işarettir. Önümüzdeki günlerde bu konuları çok tartışacağız.
Asaf Savaş AKAT