Yeni Bir Ekonomik Program Gereksinimi (4)

“Türkiye’nin bu tasarruf oranlarıyla kiÅŸi başına gelir düzeyini, zengin ülkelerin düzeylerine yakınlaÅŸtırması oldukça zor.”

ir süre önce bir diziye başlamış ve aralıklarla bu diziyi sürdüreceğimi belirtmiştim. Henüz ara vermeye fırsat olmadı; bugün de dördüncü yazıyla devam ediyorum. Hatırlarsanız dizinin başlığından hoşnut olmadığımı ima etmiştim. Üç yazı yazdıktan sonra en iyisi başlığı değiştirmeden bırakmak ama siz ‘yeni bir ekonomik program gereksinimi’ yerine ‘yeni bir uzun vadeli ekonomik program gereksinimi’ ya da ortada ‘eskisi’ olmadığı için sadece ‘uzun vadeli ekonomik program gereksinimi’ diye de okuyabilirsiniz. Sanırım öylesi meramım açısından daha uygun.

Daha önce bu köşede Türkiye’nin az tasarruf yapan bir ülke olduğunu sıkça okudunuz. Tasarruf miktarımız, hızla büyümek için gereksindiğimiz yatırımlara kaynak sağlamakta yetersiz kalıyor. Yurtdışından kaynak (borç) bulabilirsek büyüme hızımızı arttırabiliyoruz.

Tasarruf oranı oldukça düşük
Dizinin ikinci ve üçüncü yazılarında Türkiye ekonomisine ilişkin olarak dikkat çektiğim olguların arkasındaki temel neden de bu. Farklı bir ifadeyle yabancıların tasarruflarını ülkeye getirebiliyorsak, yani cari işlemler açığı verebiliyorsak büyüme hızımızı arttırabiliyoruz. Getirebildiğimiz yabancı tasarruf miktarı ne kadar fazlaysa -diğer belirleyici unsurlar aynı kalmak üzere- büyüme hızımız da o denli yüksek oluyor.

Tasarruf oranına ilişkin uluslararası bir karşılaştırmaya daha önce yer verdiğimi hatırlamıyorum. OECD verilerinden yararlanarak vergi gelirleri karşılaştırmaları yapmıştım ama tasarruf oranlarına ilişkin bir tablo vermemiştim. Kısmet bugüneymiş. Tablo 1’de beşer yıllık dönemler itibariyle tasarruf miktarının gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranlarının ortalamaları var. Veriler Dünya Bankası’nın internet sayfasından alınma (world economic indicators). Tasarruf, GSYH’den tüketim harcamalarının çıkarılması ve transfer gelirlerinin eklenmesiyle bulunuyor. Tabloda Türkiye’nin yanı sıra, dünyanın, orta gelirli ülkelerin, orta-üst gelirli ülkelerin ve Euro Bölgesi’nin ortalama tasarruf oranları gösteriliyor. Bir de ‘ibret olsun’ diye Yunanistan’a ve Portekiz’e ilişkin verilere yer verdim.

1990’larda tasarruf oranı ortalama
Birkaç saptama: Birincisi, Türkiye’nin tasarruf oranı 1990’larda Euro Bölgesi’nin ve dünyanın ortalamaları düzeyinde. İkincisi, 2000’lerde Türkiye’nin tasarruf oranı giderek düşüyor ve dünya ortalamasının belirgin biçimde altına iniyor. Üçüncüsü, Türkiye’nin tasarruf oranı, tabloda yer alan tüm dönemlerde, içinde yer aldığı ‘orta gelir grubu’ ve ‘üst orta gelir grubu’ ülkelerinden çok daha düşük bir düzeyde. Aradaki fark 2000’li yıllarda önemli ölçüde açılıyor.

Dördüncüsü, Portekiz’in ve Yunanistan’ın tasarruf oranları baş aşağıya gidiyorlar. Bu olgunun başlarına gelenlerle yakından ilgisi var.
Türkiye’nin bu tasarruf oranlarıyla kişi başına gelir düzeyini, zengin ülkelerin kişi başına gelir düzeylerine yakınlaştırması oldukça zor. Tablonun değişmesi gerekiyor. ‘Yeni bir ekonomik program’ bu nedenle de gerekiyor.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir