Amerikan Merkez Bankası’nın ocak ayına ilişkin tutanakları yayımlandı. Ayrıntılardan da net anlıyoruz ki, FED Başkanı Yellen’in de Bernanke’den farkı yok. Elbette bunda normal ülkelerin bizdeki gibi ‘kafana göre takıl tarikatı’ usulü yönetilmemesinin de etkisi var.
Dünyada politikalar kişilere özgü değil. Kurumsal yaklaşımları, gerçekleri ve devlet politikalarını esas alıyorlar, ama elbette bu bizimkilere ters. Başbakan ne derse o olan bir memleketin bunu algılaması zor.
Gezi’den 17 Aralık’a her yerde lobi arayan bizim tayfa açısından meseleye baktığınızda FED’in bu kararı son derece tehlikeli… Parasal genişlemeyi düşürmekten bahsediyor. Bu Türkiye ekonomisine vurulmuş bir darbedir.
Hafta sonu G20 toplantısından önce Yellen görevinden azledilip, gece yarısı baskınıyla gözaltına alınabilir. Hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni yıkmak suçlamasıyla dava açılabilir. ‘Ayakkabı kutusu aslında bunundu’ ifadesi kullanılıp, bilgisayarına Merkez Bankası döviz kurları dosyası konulup ‘İşte delil’ denilebilir.
Hatta faizin iki puan daha artacağını ve doların da TL karşısında 2,50’leri görebileceğini belirten Goldman Sachs, faiz lobisi başlığı altında (ki diğerleri gibi o da öyledir) Yellen’in kasası olarak nitelendirilebilir. İlgili yöneticiler evlerinde arama yapıldıktan sonra, ilk uçağa bindirilip İstanbul Emniyeti’ne getirilebilirler.
Avustralya’daki zamanlaması manidâr G20 toplantısına baskın yapılıp, buradaki yetkililer de eş zamanlı olarak tutuklanıp, dava dosyasına da faiz terör örgütü denilebilir. Çok kritik bir süreçten geçiyoruz.
AKP iktidarına karşı komplo içinde olan bu güç odakları, ‘tüm bu gelişmeler bizimle ilgili, terk derdimiz siz misiniz’ deseler de, ifadelerine ‘biz iktidara karşıyız’ ibareleri olan terör örgütleriyle yapılan konuşmalar bir dakika içinde sehven yüklenebilir.
Türkiye ekonomisini yönetirken, yıllardır yaptıkları hataları görmeyenler, lobi ararken duygularını bu kadar abartabilirler. Olmaz olmaz demeyin. Son dakika, flaş başlıkları altında ‘Alo Fatih’in gölgesinde salçalanarak ‘Yellen gözaltına alındı’ haberlerini görebiliriz.
Ama en komiği de ne olur biliyor musunuz? G20’den hafta sonunda bu hareket üzerine şöyle bir karar çıkabilir: “Bugüne kadar verdiğiniz emeklerden dolayı teşekkür ederiz. Sizinle yaptığımız iş akdi son bulmuştur. Kovuldunuz.”
İşin en acısı da Başbakan tüm bu anlattıklarına insanların inanmasını bekliyor. Bugüne kadar kimlerle yürüdüğü ortadayken… Ve üstelik gerçeklerin herkes farkına varmışken…Yaptığı ise tamamen algı yönetimi… Nasıl mı? Hadi haftayı fıkrayla bitirelim:
Bush ve Powel bir barda oturuyorlarmış. İçeri bir genç girmiş ve bunları görünce şaşırmış. “Hey! Siz ne yapıyorsunuz burada” diye sormuş. Bush da “3. Dünya Savaşı’nı planlıyoruz” diye cevaplamış.
Şaşıran genç “Peki nasıl olacak o’ deyince Bush: “10 milyon Iraklı ve bir araba tamircisini öldüreceğiz” diye yanıtlamış. Genç “Araba tamircisini niye öldüreceksiniz” diye şaşkınla çıkışmış. Bush, Powel’a dönerek şöyle demiş: “Ben sana demedim mi, 10 milyon Iraklı’yı öldürsek kimse umursamaz diye.”
Bizim tayfanın lobi hikâyesi de böyle. Bugüne kadar kiminle ‘beraber yürüdük biz bu yollarda’ dediğini düşünmeden, çıkmış ortaya algı yönetmeye kalkıyor. Nasıl mı? Sırrı da iki kelimede gizli: “Alo Fatih.”