Finansal piyasalarımızda yaÅŸanan eÄŸilimler ile ekonomi cephesindekiler arasında ciddi sayılabilecek bir ayrışma, bir farklılaÅŸma yaÅŸanıyor. Finansal kesimin dışsal olumlulukları Ä°zmir Marşı ile olumsuzlukları ise Mehter müziÄŸi ile fiyatlaması ve içerideki olumsuzlukları tümüyle görmezden gelmesi bu sonuçta etkili oluyor. Durum böyle olunca finansal eÄŸilimler ile ekonomideki trendlerin farklı yönelimde olmasını sürpriz saymamak gerekiyor. Türk Lirası deÄŸerleniyor, Merkez Bankası ortalama fonlama maliyetini geriletiyor, devlet iç borç senetleri prim yapıyor, banka hisseleri ile hisse senetleri yukarı yönde harekete teÅŸvik ediliyor; fakat mevduat ve kredi faizleri gerilemiyor, ihracat ve iç talepteki durgunlaÅŸmanın ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri büyüyor, bütçe tehlike sinyalleri veriyor. Türkiye’nin mi diÄŸer geliÅŸmekte olan ülkelerden ayrıştığını, yoksa finansal piyasalarımızın yapay bir ÅŸekilde manipule edildiÄŸi için mi böyle göründüğünü irdelemek gerekiyor.
EÄŸer Türkiye diÄŸer geliÅŸmekte olan ekonomilerden olumlu yönde farklılaşıyor olsa idi, finansal piyasaların olumlu veya olumsuz hem iç hem de dış geliÅŸmeleri diÄŸerlerinden daha gerçekçi bir ÅŸekilde fiyatlayabiliyor olması gerekliydi. Oysa durum böyle deÄŸil; bu çeliÅŸkiyi salt finansal fiyatlardaki eÄŸilim ile kredi ve mevduattakiler arasındaki çeliÅŸkiye bakarak bile görmek mümkün. Para politikası gevÅŸiyor, likidite sıkıntısı kademeli olarak azalıyor, fakat pek etkilemiyor! Aynı durgunluktan çıkamayan geliÅŸmiÅŸ ekonomilerde olduÄŸu gibi… Ne oluyor, Türkiye’nin göründüğü gibi olmadığının anlaşılmasını geciktirmek adına finansal fiyatar manipule mi ediliyor diye sormak gerekiyor. Finansal yatırımcıların kısa vadeli spekülatif eÄŸilimlere düşkünlüğü de bu olasılığı güçlendiriyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.