BaÅŸbakan Yardımcısı Ali Babacan, ÅŸu anda Türk vatandaşı olmayanların gayrimenkul satın almaları ile ilgili olarak daha esnek bir çerçeve üzerinde çalıştıklarını belirterek, ”Ayrıca Hazinemiz yatırımcı tabanın geniÅŸletilmesi ve risklerin daha etkin bir ÅŸekilde yönetilmesi için kira sertifikası ihracı üzerinde çalışıyor. Yasal düzenlemenin ve hemen akabinde de ilk ihracın bu yıl içerisinde gerçekleÅŸmesini arzu ediyoruz” dedi.
Babacan, Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi 1. İş Forumunda yaptığı konuşmada, aynı coğrafyayı, ortak bir inancı paylaşan, köklü bir tarihe ve kültüre sahip ülkeler arasında işbirliği kültürünün, diyalog ortamının daha da geliştirilmesine büyük önem atfettiklerini kaydetti.
Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında köklü dostluk ve kardeşlik ilişkileri olduğunu belirten Babacan, aradaki bu bağları pekiştirmek, ilişkilere stratejik bir bakış açısı ve derinlik kazandırmak, işbirliğe yeni ufuklar açmak istediklerini bildirdi.
Babacan, Türkiye’nin, Körfez ülkeleri ile pek çok bölgesel ve küresel konuda yakın bir istiÅŸare ve diyalog içerisinde olduÄŸuna deÄŸinerek, bölgede istikrarın saÄŸlanması, güvenlik ve barışın kalıcı olarak tesisi ve korunması, refahın artması için Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında güzel bir format, güzel bir mekanizma oluÅŸturulduÄŸunu söyledi.
Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle siyasi ilişkilerin mükemmel seviyede bulunmasının kendilerini ziyadesiyle memnun ettiğine işaret eden Babacan, güçlü siyasi diyaloğa paralel şekilde, aradaki ekonomik ve ticari ilişkilerin de karşılıklı daha da geliştirilmesi ve mümkün olan en üst seviyelere yükseltilmesinde hükümet olarak kararlılıklarının tam olduğunu belirtti.
Bakan Babacan, 2010 yılı Ekim ayında Kuveyt’te gerçekleÅŸen toplantıda kabul edilen 2011-2012 Ortak Eylem Planı’nın baÅŸarıyla uygulamaya konulmasından da son derece memnun olduklarını dile getirerek, bu süre zarfında iliÅŸkileri somut projelerle geliÅŸtirmek amacıyla kurulmasını kararlaÅŸtırdıkları alt-komitelerin faaliyete geçtiÄŸini ve alt-komitelerin toplantılarının önümüzdeki dönemde de düzenli ÅŸekilde devam edeceÄŸini belirtti.
Ali Babacan, sınırların, yerel ile uluslararası gibi ayrımların yavaÅŸ yavaÅŸ ortadan kalktığı, sermayenin rahatlıkla bir ülkeden diÄŸerine akmaya baÅŸladığı bir dönemde bulunulduÄŸuna dikkati çekerek, ”Bugün Lübnan’daki, Kuveyt’teki bir banka gelip Türkiye’de bir banka, bir ÅŸirket kurabiliyorsa, ortaklık kurabiliyorsa, Türk bankaları Bahreyn’de, Suudi Arabistan’da ÅŸube açabiliyorsa, kısacası eskinin sınırları, engellemeleri yerine artık serbestlik, uluslararası iÅŸbirliÄŸi, ortaklık gibi kavramlar ekonomilerin, ülkelerin geleceÄŸini tayin etmeye baÅŸlamış demektir” dedi.
Türkiye olarak, Körfez ülkelerini birbirine baÄŸlayacak bir demiryolu ağının kurulmasına özel önem atfettiklerini ifade eden Babacan, bu ağın Türkiye’ye uzatılmasının aradaki coÄŸrafi mesafeleri kısaltacağını, Körfez’i sadece Türkiye’ye deÄŸil, aynı zamanda Avrupa’ya ve Orta Asya’ya baÄŸlayacağını anlattı.
Bakan Babacan, Türkiye ve Körfez ülkelerinin büyük bir potansiyele sahip bulunduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Önümüzdeki dönemde nüfus artış hızının yavaÅŸlaması ve göçün önündeki engeller nedeniyle (Batı Avrupa gibi) bazı bölgelerde nüfus hızla azalacak. Bu eÄŸilimin aksine bölgemizde nüfus artmaya devam edecek. Türkiye ve Körfez ülkelerinin toplam nüfusu BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in verilerine göre 119 milyon civarında. Bu rakamın 2050 yılında 168 milyona yükseleceÄŸi tahmin ediliyor. Bu da bölge ekonomisinin büyüme baÄŸlamında büyük bir potansiyel taşıdığının en belirgin göstergesidir.
Bazı yatırım bankalarının tahminlerine göre Körfez Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi’nin (KÄ°K) 2050 yılındaki gayri safi yurt içi hasılasının 4 trilyon doları geçeceÄŸi tahmin ediliyor. Türkiye’nin ise 6 trilyon dolarlık bir ekonomi olması bekleniyor. Bir bütün olarak bakacak olursak KÄ°K Türkiye 10 trilyon dolar büyüklüğe sahip bir bölge haline gelecek. EÄŸer KÄ°K Türkiye tek bir ülke olsaydı, 2050 yılında dünyanın en büyük beÅŸinci ekonomisi konumunda olacaktı. Dolayısıyla biz bugün bir olabilirsek, iÅŸbirliÄŸimizi daha da geliÅŸtirebilirsek insanlarımızın refahı katlanarak artacak, daha müreffeh bir geleceÄŸe sahip olabileceÄŸiz.”
-Körfez ülkeleri ile ticaret hacmi
Körfez ülkeleri ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2002 yılında yaklaşık olarak 1,5 milyar dolar mertebesinde iken, 9 yıl gibi kısa bir sürede 11,9 milyar dolara yükseldiğini belirten Babacan, ülkelerin büyüklükleri ve sahip olduğu potansiyel ile kıyaslandığında ticaret hacminin son derece düşük seviyede bulunduğunu dile getirdi.
Babacan, karşılıklı ticaret hacminin daha da artarak potansiyelini gerçek manada yansıtabilmesi için Serbest Ticaret AnlaÅŸması’nın (STA) en kısa sürede imzalanması gerektiÄŸini belirterek, ”Bu baÄŸlamda, gerek Türkiye, gerek tüm Körfez bölgesi için geniÅŸ ticaret ve yatırım fırsatları sunacak olan Serbest Ticaret AnlaÅŸması müzakerelerinin uzun bir süreden bu yana yapılamayan 5. tur müzakerelerin ivedilikle gerçekleÅŸtirilmesi faydalı olacaktır. Ekonomik iÅŸbirliÄŸimizi derinleÅŸtirecek ve tüm Körfez Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi ülkelerinin ortak çıkarlarına hizmet edecek bu anlaÅŸmanın daha fazla vakit kaybedilmeden sonuçlandırılması için ortak çabalarımızı yoÄŸunlaÅŸtırmamız gerektiÄŸine inanıyorum” diye konuÅŸtu.
Ali Babacan, özellikle son yıllarda birbiri ardına uygulamaya koydukları ekonomik reformlar neticesinde Türkiye’deki yatırım ortamının son derece cazip hale geldiÄŸini belirterek, ÅŸunları kaydetti:
”Bunun bir yansıması olarak, Körfez bölgesi iÅŸ adamlarının artan oranda Türkiye’ye yatırım yapma arzularını memnuniyetle karşılıyoruz. Özellikle finans ve bankacılık, inÅŸaat, taşımacılık, enerji ve tarım gibi pek çok alanda firmalarımız güzel projelere, ortaklıklara imza atabilirler. Ayrıca üçüncü ülkelerde firmalarımızın, iÅŸ adamlarımızın beraber çalışabileceklerini de ben ayrıca vurgulamak istiyorum.
Körfez Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi ülkeleri ile enerji alanında iÅŸbirliÄŸi geliÅŸtirmeye de büyük önem atfediyoruz. Enerji konusunun stratejik diyalog mekanizmamızın önemli bir boyutunu oluÅŸturabileceÄŸini düşünüyorum. Zira Türkiye hidrokarbon kaynakları bakımından zengin Hazar Havzası, Orta Asya ve Orta DoÄŸu ülkeleri ile tüketici pazarları arasında bir transit ülke konumundadır. Bu konumun getirmiÅŸ olduÄŸu sorumluluk ile hidrokarbon kaynaklarının kesintisiz ve güvenilir güzergahlardan sevkıyatını saÄŸlamak üzere doÄŸu-batı ve kuzey-güney eksenlerinde çeÅŸitli projeler geliÅŸtiriyoruz. Ceyhan, Körfez’deki kardeÅŸlerimizin Türkiye’deki yatırım alanlarından birini teÅŸkil edebilir. Ayrıca, Körfez Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi ülkelerinin ülkemizde elektrik enerjisi alanında yatırım yapmasını arzu ediyoruz.”
Askeri alanda bütün Körfez Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi’nin ülkeleri ile ikili iÅŸbirliÄŸi anlaÅŸmalarını imzaladıklarını belirten Babacan, bunun da, özellikle savunma sanayi alanında iÅŸbirliÄŸinin geliÅŸtirilmesi için elveriÅŸli bir zemin sunduÄŸunu, Türkiye’nin geliÅŸtirdiÄŸi savunma sanayi ürünlerinin Körfez Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi ülkelerinin savunma alanındaki ihtiyaçlarının karşılanmasına önemli katkılarda bulunabilecek nitelikte olduÄŸunu, ülkeler arasında savunma sanayi iÅŸbirliÄŸi anlaÅŸmalarının da bir an önce aktedilmesini arzu ettiklerini dile getirdi.
-”Kriz süresince tek bir Türk bankasında dahi sorun yaÅŸamadık”
Bakan Babacan, 2008-2009 krizi öncesinde Türkiye’de önemli reformlar gerçekleÅŸtirdiklerini dile getirerek, ÅŸunları söyledi:
”Özellikle kamu maliyesi açısından Türkiye kendisine çekidüzen verdi. Bütçe açığını belirgin olarak düşürdük ve saÄŸlam bir mali yapı ile kriz dönemine girdik. Aynı zamanda fiyat istikrarı konusunda, enflasyon ile mücadele alanında önemli bir mesafe kaydettik. Türkiye’de bankacılık reformu gerçekleÅŸtirdik, yeni bir bankacılık yasasıyla, mortgage yasasıyla, yeni bir kredi kartı yasasıyla bankalarımızın denetimini, gözetimini güçlendirdik. Sosyal güvenlik reformumuzu tamamladık ki biliyorsunuz bugün pek çok ülkede özellikle Avrupa ülkelerinde sosyal güvenlik temel bir sorun haline geldi.
2008-2009 krizinin temelinde bankacılık ve kamu maliyesi var. Türkiye her iki alanda da yapısını güçlendirmiÅŸ olarak bu kriz dönemine girdi. Kriz süresince tek bir Türk bankasında dahi sorun yaÅŸamadık ve devletin saÄŸladığı mevduat garanti sisteminde dahi bir deÄŸiÅŸiklik yapmak zorunda kalmadık. Siyasi istikrar ve güçlü siyasi irade Türkiye’yi krizden koruyan en önemli faktörlerden birisi oldu. Bununla birlikte öngörülebilirlik ve güven ortamı elde ettiÄŸimiz baÅŸarıda belirleyici olmuÅŸtur. Kriz döneminde açıkladığımız Orta Vadeli Program ile biz sadece 6 aylık, 1 yıllık deÄŸil, 3 yıllık bir perspektif ortaya koyduk.”
Türkiye’nin 2010 yılında yüzde 9’luk bir büyüme elde ettiÄŸini anımsatan Babacan, 2011 yılı genelinde ise yüzde 8 civarında bir büyüme beklediklerini, 2012-2014 arasında Avrupa ortalamalarının üzerinde bir büyüme elde edeceÄŸini tahmin ettiklerini ifade etti.
Ali Babacan, Türkiye’nin tarımsal ekonomik büyüklük açısından dünyanın en büyük sekizinci, Avrupa’da ise birinci sırada yer aldığını bildirerek, Türkiye’nin 2023 yılında 3 basamak yükselerek beÅŸinciliÄŸe çıkmasını beklediklerini söyledi.
Bakan Babacan, şu anda Türk vatandaşı olmayanların gayrimenkul satın almaları ile ilgili olarak daha esnek bir çerçeve üzerinde çalıştıklarını bildirerek, ayrıca Hazinenin yatırımcı tabanının genişletilmesi ve risklerin daha etkin bir şekilde yönetilmesi için kira sertifikası ihracı üzerinde çalıştıklarını, yasal düzenlemenin ve hemen akabinde de ilk ihracın bu yıl içerisinde gerçekleşmesini arzu ettiklerini bildirdi.
2023 yılı gelindiÄŸinde Türkiye’nin GSYH’nin 2 trilyon doları, kiÅŸi başına gelirin ise 25 bin doları aÅŸmasını ve Türkiye ekonomisinin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almasını hedeflediklerini bildiren Babacan, bununla birlikte Ä°stanbul’un dünyadaki ilk on finans merkezi içinde yer almasını arzu ettiklerini kaydetti.
BloombergHT