Yabancılara Babacan!
Mart yerel seçimleri ve akabinde Ağustos cumhurbaşkanı seçimlerinde yabancıların tek derdi ne idi?
Babacan!
Kalacak mı gidecek mi?
Birde küçük dertleri vardı…
Maliye bakanı Şimşek!
Kalacak mı gidecek mi?
Ä°ÅŸte tüm göklere çıkarılan ve 12 iki yılda kah yedi kat arÅŸa uçan, kah burnu üstü çakılan, yeni Türkiye’nin ve yeni ekonomisinin geldiÄŸi ve de algılandığı nokta budur.
‘’Yerli için muteber bir nesne yok cumhurbaşkanı olmak gibi(!) yabancı için olmaya başkan, başbakan ya da diğer bakanlar, bir nefes Babacan(!) gibi!’’
Neden?
Çünkü yabancı özellikle de sıcacık paralar(!) haklı olarak, babacan yaklaşımı seviyor.
Höt, pöt…
Zart, zurt… Ekonomik tavırlar ise yerlilerin haz ettiği mazoşist ekonomik yaklaşımlar!
Nedenine gelince?
Yabancı anaparasını koruduğu gibi birde üstüne artı faiz geliri eklerken, yerli bırakın para artırmayı birde negatif faizle anaparasını eritmektedir.
Eh ne diyelim ekonomik renklerde, zevklerde tartışılamaz!
Her kesin özel bir ekonomik yaÅŸamı var ve özele girmek  de ekonomik etikle baÄŸdaÅŸmaz…
Ekonomi kanallarımızda özellikle gündeme hakim bir ikisi bu başarıyı ve yabancı aşkını fark etmiş olacaklar ki peşi sıra Babacan’ı konuk edip söyleşi yaptılar.
12 yıldır yapılan ekonomik hamlelerden bahsedilip, sözde başarılar sıralandı durdu.
Sonuçta mealen söylenen ise;
”Ne yazık ki çok tüketiyoruz!
Türkiye’nin öncelikle sanayileÅŸmesi ve üreten bir toplum olması’ gerekiyor.
Biz sadece sanayimizin önünü açmak değil, diğer taraftaki aksaklıkları da gidermek zorundayız ki sermaye ‘oraya mı, buraya mı gideyim’ kararını daha sağlıklı verebilsin.
Aksi halde üretmeden çok lüks binalar yapan, taÅŸa topraÄŸa para harcayan bir ekonomi oluyoruz.”
Günaydın yeni Türkiye…
Günaydın yeni ekonomi!
Yabancının parası,  züğürdün çenesini yorarmış…
Yani on iki yıllık eski ekonomistlerle yeni ekonomimizden anlayacağımız;
Ele, güne düğün bayram…
Bizlere ise Silifke oyun havası!
Her kes kesesinden yesin içsin ziyafet im var benim…