Varsayımlar ile Oynayarak Sorunları Aşamayız

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, eylem ve söylemi ile gündemi belirliyor, fakat tartışma konusu olmaktan da kurtulamıyor. Türk Lirası’nın deÄŸeri konusundaki geliÅŸme ve eÄŸilimlerin, diÄŸer tüm deÄŸiÅŸkenler üzerindeki etkisi bu sonuçta belirleyici oluyor. Sıkıntı, sorunlar ağırlaÅŸtıkça aşırılıklardan kaçınmanın zorlaÅŸmasından, sözel ve fiili olarak daha fazla risk almak mecburiyeti nedeni ile ortaya çıkan çeliÅŸkiler yanı sıra güvensizliÄŸe baÄŸlı tepkisellik artışından besleniyor. EÄŸer kurun son bir hafta önce yaÅŸanan ölçüde hacimli müdahaleler yapmamış olsa idi BaÅŸkan’ın Bursa’daki konuÅŸmasındaki söylemi daha az iddialı olabilirdi… BaÅŸta merkez bankaları olmak üzere finansal kurumların güven kaybına neden olacak eylem ve söylemden kaçınmaları gerekiyor, ancak günümüzün küresel koÅŸullarında galiba pek mümkün olamıyor…

Ä°lk olarak Türk Lirası’nın dolar dahil tüm paralara karşı deÄŸer kazanabileceÄŸi senaryoyu irdeleyelim: ABD’nin doların aşırıya kaçan oranda deÄŸerlenmesinden rahatsız olacağı, Federal Reserv’in bu yılın ilk çeyrek döneminin sonuna doÄŸru yeni bir parasal geniÅŸlemeye gideceÄŸi ve söz konusu paranın diÄŸerlerine karşı bir düzeltme sürecine girerek deÄŸer kaybedeceÄŸi varsayılıyor. Bir baÅŸka öngörü ise iyice bollaÅŸan küresel likiditenin gidecek yer aradığı oluyor. Söz konusu koÅŸullarda Türk Lirası’nın deÄŸerlenme konusunda ön plana çıkacağı iddia ediliyor. Bu senaryo sanki risklerini azaltmak üzere döviz almayı düşünenlere bekleyin, almış olanlara ise dönüp satın ve zarar etmeyin demek için üretilmiÅŸ; eksikleri ve bazı yanlış varsayımları olduÄŸu için gerçekçi bir görüntü sergilemiyor.

Bir an için düşünün Avrupa Merkez Bankası parasal geniÅŸlemeyi hızlandırdığı için euro, dolar dahil tüm paralara karşı deÄŸer kaybediyor. Federal Reserve’de oluÅŸan bu belirsizlik nedeniyle rahatsız oluyor ve yeni bir parasal geniÅŸleme için düğmeye basıyor. Bu koÅŸullarda likit tercihlerden uzaklaÅŸma yönünde bir hareket olur ise büyük fiyat dalgalanmaları yaÅŸanır elbet. Fakat ilk adres sermaye piyasaları veya geliÅŸmekte olan ekonomiler deÄŸil de kimsenin tüketmekten vazgeçmeeyceÄŸi emtia piyasaları olabilir. Petrol ve altının öncülüğünde ciddi bir yükseliÅŸ yaÅŸanır, enflasyon baskısı çok tehlikeli seviyelere yükselir ve yeni bir kredi krizini tetikler. Ortaya çıkacak güven bunalımı bir öncekinden daha yıkıcı sonuçlar üretebilir ve merkez bankaları en çok itibar kaybeden kurumlar listesinde liderliÄŸe oynamak zorunda kalabilir. Bir düşünün Federal Reserve doların deÄŸerlenmesini önlemek adına böyle bir duruma düşmek mi ister, yoksa güven kaybını telafi etmek adına bu durumu fırsat olarak görür ve korumaya mı çalışır?..

Hadi ABD Merkez Bankası’nın ciddi bir hata yaparak parasal geniÅŸlemeye gittiÄŸini ve doların yeniden deÄŸer kaybetmeye baÅŸladığını varsayalım. Bu durumda yükselen emtia fiyatları Türkiye ekonomisini nasıl etkileyecek? Orta Vadel Plan hedeflerini yakalamak mümkün olur mu? Kesinlikle hayır… Muhtemelen cari açık finanse edebildiÄŸimiz sürece yeni rekorlara koÅŸar, iç talep daralmak zorunda kalır, enflasyon beklentilerindeki bozulma kronikleÅŸir…

Peki ya Türk Lirası’nın deÄŸeri ne olur? Kısa vadede geçici olarak deÄŸerlense bile bu durumunu koruyamaz… Bu süreçte küresel ticaret hacmi ile kredi hacmi arasındaki etkileÅŸim bizi hiç istemediÄŸimiz durumlar ile tanışmaya zorlar… Bir düşünün petrolün varil fiyatı 150 dolar seviyesinin üstünü zorlar, tarımsal ürün fiyatları yüzde 40’ın üzerinde artış sergiler ise neler yaÅŸanır?.. Finansal sermaye nakitten mi yoksa riskten mi kaçar? Merkez Bankası’nın gücü tek başına Türk Lirası’nın deÄŸerini korumaya yeter mi?..

Düşünmek lazım bir-bir buçuk yıl öncesine göre küresel koÅŸullarda olumlu bir deÄŸiÅŸiklik yaÅŸanmamasına raÄŸmen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın söylem ve eylemi neden deÄŸiÅŸti? Hareket yeteneÄŸimiz geniÅŸledi mi yoksa iyice daraldı mı? Finansal istikrar söylemi hangi sebeple gündeme girdi ve bugün neden rafa kaldırıldı? Bu ve benzeri sorulara verilen yanıtlar Türk Lirası’ndaki deÄŸer kaybının ve Merkez Bankası müdahalelerinin temel sebeplerinden bazıları deÄŸil midir?.. Belli ki Türk Lirası’ndaki aşırı deÄŸerlilik ve yarattığı sorunlardan kurtulmak için küresel belirsizliÄŸi kullanmışız; baÅŸka bir gerekçe bulamadığımız için aynı deÄŸiÅŸkeni aşırı deÄŸersizlikten kaçınmak için kullanmaya çalışıyoruz, fakat üretilen senaryolar gerçekçi olamıyor.

Küresel düzeyde risklerin olası maliyeti artar iken getirilerdeki artış buna ayak uyduramıyor, nimet-külfet dengesi bozuldukça kırılganlık algılaması güçleniyor ve riskten kaçınma eğilimi yaygınlaşıyor. Finansal sermayenin Türkiye ekonomisine yönelik algılaması da bu durumdan etkileniyor; döviz kuru ve faizlerin bir yıl öncesine göre daha yüksek oluşu, para otoritesinin sözel veya fiziki müdahalelerine rağmen bu durumun düzelmeyişi bakış açılarının değiştiğini teyit ediyor. Bu aşamada sormak gerekiyor. Merkez Bankası ve mali sektör içerideki kurumsal yatırımcıların taşıdığı riskleri azaltmasına yardım mı etmek, yoksa engellemenin her yolunu denemeli mi? Sorunları ağırlaştırmak pahasına savunma reflekslerini köreltecek şekilde geçici bir süre için fiyat hareketlerinin yönünü değiştirmek veya durdurmak çözüm müdür?.. Dolar küresel düzeyde güçlenmeye devam eder veya varsayıldığı gibi bunu önlemek adına Federal Reserve yeni bir parasal genişlemeye gider ise yerleşik kurumsal yatırımcıların bilançosunun sağlığı ne yönde değişecektir?..

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir