Türkiye’nin yeni cambazı belli oldu. Daha mı çok çalışacağız? Mesai saatleri uzayacak mı? Cumartesi tekrar mesai saatlerine dahil mi ediliyor? Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın ortaya attığı fikirle yeni konumuzu bulduk. Bir süre de bununla idare edeceğiz. Yeter ki ekonomik kriz, Deniz Feneri e.V. gibi mevzulara girilmesin.
Hatta olay o kadar palazlandırılıyor ki, bu konuda anket düzenleyen siteler bile belirdi. Cevabı şimdiden belli bir anketi niye yaparsınız? Gündem meşgul olsun diye. Peki bir an için bunların doğru olmadığını ve Bakan Yıldız’ın gerçekten enerji tasarrufuyla ilgili bir öneri sunduğunu düşünelim.
Şimdi eğer bu ülke demokrasi ile idare ediliyor ve yürütme erki de mevcut hükümetin elinde bulunuyorsa, bir koalisyon da olmadığına göre, ortaya konulan siyasetin bir ahenk teşkil etmesi gerekmez mi?
Çünkü daha bir ay önce Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da çıkıp ‘mesai saatlerinin azalacağını, böylece arta kalan saatlerle yeni istihdam alanları yaratılacağını ve işsizliğe çare olacağını’ söyledi.
Peki şimdi bir ay içinde iki ayrı açıklama geldiğine göre biz hangisine inanacağız? Söz konusu ettiğimiz iki farklı genel müdürlük değil. Aynı kabinenin iki bakanı… Bunun gibi çelişkili tavırlar ilk kez ve bu bakanlar arasında gerçekleşmiyor. Sürekli bir ayrı telden çalma var. Merak ediyorum, eğer bu tartışmalar orada yapılmıyorsa Bakanlar Kurulu’nda ne konuşuluyor?
Bu işin bir boyutu… Aslında konuşulmayan iki farklı nokta daha var ki, bence bunu tartışmadığınız sürece gerisi boş. Saatlerce trafikte perişan ettiğiniz, maaşına, zammına, kıdem tazminatına göz diktiğiniz, aklı aybaşındaki ödemelerde olan bir çalışan ne kadar faydalı olur?
İkinci nokta ise doğru yere doğru adam mı diye bakmadığınız, öyle bile olsa verimlilik hesabı yapmadığınız, verimlilikten köle gibi çalıştırmayı anladığınız bir kişinin, o mekânda kaç saat bulunduğunun önemi var mıdır?
Elbette yoktur. Türkiye hiçbir konuda yapmadığı gibi, bu alanda da bir fayda/ maliyet, verimlilik hesabı yapmıyor. Verimlilikten insanları daha çok çalıştırmayı anlıyorlar. Birim maliyet olarak yarattığı giderin geri çekilmesinin derdindeler.
Bizler işin felsefesini konuşmuyoruz. Sürekli bir laf ishali halindeyiz. Daimi bir şekilde konuşuyoruz. Zaten okullardaki ‘İzindeyiz’ yazısını da bu gözle okumadık mı? Sürekli bir izin halinde yaşayıp, ortaya çıkan berbat faturadan da, ülkeyi kuranları suçlamadık mı? Vicdanınız kurusun, el insaf…
:lol: