Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bütçe gerçekleşmelerini değerlendirdi: 2014 yılında da hedefin üzerinde performans gerçekleştirdik. Dikkatinizi çekerim. 2014 yılında da… Hangi hedef? Çöpe giden orta vadeli program mı; sürekli revize edilen ve Sayıştay’ın denetimi dışında tutulan bütçe mi?
Hesaplar kontrol edilemiyor; ara raporlarda fahiş harcamalar ortaya çıkıyor; yolsuzluk iddiaları soruşturulamıyor vs. vs vs… Kâğıt üzerinden yalan yanlış bilgilerle rakam tutturanlar, ne yazık ki tüm yaşananlara karşın halen akıllanmadılar. Israrla kamuoyunda doğruluğu şaibeli bilgilerle iyimserlik yönetiyorlar.
Oysa bakın hayatın gerçeği piyasaların, gizlenmesine rağmen hava kaçıran değerlerinden kendisini gösteriyor. Aslında devletin yönetme yetkisini elinde tutanlar, bir yanda bunları söylerken, diğer tarafta da durumu itiraf ediyorlar.
Sadece vergi ve sigorta primleri ile ilgili yaşananlar bile bunun en açık kanıtı. Prim konusunda esnafın yarısının başvurmadığı, başvuranların da sadece tahakkuk ettirdiği, ama daha öncekilerle gibi ödeme yapamayacağı manzarada, şimdi prim gün sayısı silmeye hazırlanıyorlar. Çünkü mevcut haliyle durum ödenebilir değil.
İkinci fotoğraf da vergiden geldi. Maliye Bakanlığı müjde (!) olarak sunduğu bir duyuru yaptı. 30 Nisan 2015’e kadar başvuranlar, vergi borçlarını yeniden yapılandırabilecek. Bakın bu da, gerçekçi bir yapılandırma olmadığının ve yine başvuruların yetersizliğinin en açık kanıtı…
Bir adım öncesini hatırlayın. Kriz dönemleri ve olağanüstü durumlarda gündeme gelen bedelli askerlik meselesi… Bu ülkede krizin ve paraya sıkışmanın en açık kanıtıdır. Bir kere çıkardılar; başvuralar yerlerde süründü. Ama sanki tüm potansiyel başvurmuş da ödeme yapmış gibi bütçeye gelir hedefi olarak yazdılar. Sonuç fiyasko…
Sonra yeniden bedelliyi gündeme taşıdılar. Eskisiyle mukayese edildiğinde ödenebilir rakamlara ‘gel vatandaş’ cinsinden duyurularla başvuruyu yakaladılar. Ama toplamda elde edilecek rakam, yine derde çare olmayacak. İşin etik tartışmasını bir kenara bırakıp, mali olarak baksanız, bedel yerlerde süründüğü için, toplanan para hiç yaraya merhem olmayacak.
Dönersek tekrar yapılandırmaya… Burada eksik olan ne? Gerçekçi ve ödenebilir oranlarla mükellefin karşısına çıkmayan, yakaladığından tahsilât yapan zihniyet, problemin kendisini tartışmak yerine, günlük çözüm aradığı için her seferinde işin başına dönüyor.
Oysa reel piyasalarda alarm zilleri çalıyor. Bunun en açık kanıtı, oynanmış rakamlara, işsizleri işsiz kabul etmemeye rağmen artan işsizlik oranları… Gerçeği çok daha yüksek seviyelerde bile olsa, son açıklanan veri son 4 yılın en kötüsü… Üstelik tüm oynanmışlığına, kriterleri değiştirilmesine rağmen.
Bitmedi; karşılıksız çek miktarları açıklanıyor; adet düşüyor ama rakam büyüyor. Üstelik burada piyasanın kendi içinde vadesi gelip de ödenmeyen çekleri olduğunu da yazmıştım; hatırlatırım. Ama sinyal büyüyor.
Peki çözüm? İşte sıkıntı burada başlıyor. Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli yine geleneksel müjde (!) duyurusunu yapıyor. Esnaf sıfır faizli kredi… Yetmiyor; kredibilitesi bozuk esnafa da verileceğini duyuruyor.
Bu sözün hiçbir karşılığı yok. Çünkü kamu bankaları dahil, kredibilitesi bozuk bir firmaya kredi veremez. Verirse de ilk batıkta BDDK ile muhatap olur. Peki, vermeli midir? Kredibilitesi bozuk firmaya değil, ama esnafa destek sunmalıdır.
Ama Canikli’nin güdük çözümü yine tribünlere oynamaktan başka bir şey değil. Gerçekleşmesi imkânsız, gerçekleşmesi halinde ise hem bankacılık mevzuatına ters, hem de muhtemel kaynak israfı…
Bu iktidarın anlayamadığı nokta bu… Sanayi, işgücü, tarım envanterlerini yapıp, nüfusunuzu gerçekten belirleyip, geleceğe yönelik öncelikli sektörlerinizi belirlemeden yapacağınız her teşvik çöptür. Amacına ulaşmaz…
Yabancı sermaye diye, finans piyasalarını kontrolsüz içeri sokar; ülkeyi sıcak paraya mahkûm eder; gelen doğrudan yabancı yatırımı da özelleştirmelerle ülkeye sokar ve arazi zengini ederseniz; bu yapılan iş çöptür. Amacına ulaşır; ama memlekete faydası olmaz.
Esnafın kredilendirilmesini takip etmezseniz; aldığı krediyi işinden kullanıp, kullanmadığına bakmazsanız, vereceğiniz her destek çöptür… Amacına ulaşmaz. Çoğu bu kredileri alabilirse, vergi ve prim borçlarını kapatıyor. Kendi alacağını tahsil eden Maliye de, esnafı banka kıskacına itiyor.
Bu kafayla felaketi yarattınız; şimdi başarılı ekonomi palavrası karşılık bulmayınca, para dağıtmaya çalışıyorsunuz. Bu haliyle sunulan para da, teşvik ya da destek değil; ulufe dağıtmak oluyor. O zaman insanın aklına şu geliyor: Ganimet nerede? Neyin ulufesini dağıtıyorsunuz? Ekonomi ciddiyet ister; fakat üzülerek belirtmeliyim ki çok ciddiyetsizsiniz.