Mehmet UÄŸur Civelek’in bugünkü yazısı
Bu yılın ikinci yarısının ilk haftası itibari ile ortaya çıkan küresel eğilimler, finansal piyasalar ve iş dünyamızın hayal kırıklığına uğraması olasılığını artırıyor. Başta ticaret savaşları olmak üzere muhtelif sebepler ile beklentilerin olumsuzlaşıyor ve riskten kaçınma eğiliminin güçleniyor olması, döviz kurları ve faizlere ilişkin umutları solduruyor. Aynı zamanda şekillenecek Siyasi İradenin, ekonomi konusundaki önceliklerine ilişkin belirsizlik de artıyor.
Piyasalar, bugün açıklanacak Haziran ayı enflasyon rakamlarını bolca tartışacak. Enflasyon baskılarının gelecekteki dozu ise, hemen girişte bahsettiğimiz küresel eğilimler ve siyasi önceliklere göre şekillenecek. Döviz kurları ve faizlerin gerileyemiyor olmasına tahammülü olmayanların sıkıntıları da, herkesi daha fazla etkileyecek. Yıllık enflasyondaki artış eğiliminin Türk Lirasındaki değer kayıpları ile ilişkilendirilmesi ve Siyasi İradenin ekonomik daralmaya tahammülsüzlüğü, evdeki hesapların çarşıya uymasını zorlaştıracak.
Ticaret Savaşları olarak anılan gelişmeler, dolar faizlerine ilişkin endişeleri bile gölgede bırakarak riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesinde etkili oldu. Önemli paralar değer kaybederken ve güvenli liman algısı ile gelişmiş ülkelerin devlet tahvilleri prim yaparken, dolardaki değerlenme sinyalleri tedirginliği artırdı. Sermaye piyasalarındaki satış baskısı daha etkili hale geldi; küresel ticaret hacmine ve makroekonomik eğilimlere ilişkin beklentiler olumsuzlaştı. Gelişen ekonomilerin ve şirketlerin risk primlerinde gözlenen artışlar, olumsuz eğilimleri güçlendirmeye devam etti. Kasım ayına kadar ticaret savaşları konusunda herhangi bir geri adım olmayabileceği endişesinin güçlenmesi, kurallı ekonomi çerçevesindeki öngörülebilirliği hızla gerileterek belirsizliği artırdı.