Normal olarak bugün AB zirvesine bakardım. Pazar yazımdaki “çözüm yolunda bir dizi önemli adım atıldı” cümlesine bir okuyucudan “ne gibi?” sorusu geldi. Ama dün açıklanan dış açık ve büyüme verileri konuyu ikinci plana attı.
Ekimde cari işlemler açığı geçen yıla göre yüzde 24 artışla 4.2 milyar dolar oldu. Daha büyük açık bekleniyordu. (4.5 milyar dolar). Yıllık açık 79 milyar dolarla zirveye tırmandı. Uzun süre kırılamayacak bir rekordur. Bundan sonra düşüşe geçer.
Esas sürprizi büyüme yaptı. Piyasa üçüncü çeyrekte milli gelirin yüzde 7 civarında artacağını öngörüyordu. Pazar günü ben yüzde 7.5 demiştim. Karamsar kaldım. TÜİK’in hesabı yüzde 8.2 çıktı.
Bu arada ilk çeyrek büyümesi 0.4 puan artışla yüzde 12’ye revize edildi. İkinci çeyrek değişmedi (yüzde 8.8). İlk dokuz ayın büyüme hızı yüzde 9.6, yıllık büyüme hızı yüzde 9.5 oldu. Son on beş yılın en yüksek yıllık büyümesi hızıdır.
Dolar cinsinden yıllık milli gelir 793 milyar dolara yükseldi. Dış açık gibi bu da tarihi bir zirvedir. Bundan sonra düşüşe geçer. Makul büyüme hızları ile bile önümüzdeki yıl 750 milyar dolar iyimserdir. Dolar hesabını sevenlere kötü haberdir.
Konjonktür soruları
Milli gelir konjonktür analizinin en temel girdisidir. Zaten baştan bu amaçla geliştirilmiştir. Bu nedenle konjonktürün yönünü kestirebilmek için iktisatçılar heyecanla üçüncü çeyrek milli gelir verilerini bekliyordu.
İktisat politikası gündemini oluşturan üç kritik soruyu hatırlayalım. Ekonomi yavaşlıyor mu? İç taleple dış talep arasındaki dengesizlik sürüyor mu? “Yumuşak iniş” senaryosu geçerliliğini koruyor mu?
Tek çeyreğin sonuçları ile bunlara kesin cevap vermek mümkün değildir. Gene de, düne kıyasla daha çok bilgimiz var. Bazı eğilimleri daha iyi görüyoruz. Dolayısı ile bazı sonuçlar çıkartabiliyoruz.
“Şeytan ayrıntıda gizlidir”. Örneğin farklı talep kalemlerinin büyümeye katkılarına önümüzdeki günlerde bakacağım. Nedenlerini ve anlamlarını araştıracağım. Bugün verilerin bende bıraktığı genel izlenimi özetlemek istiyorum.
Bir: Ekonomide yavaşlama işaretleri artıyor. İki: Dış açığa yol açan iç-dış talep arasındaki dengesizlik azalıyor. Üç: Sayılar “yumuşak iniş” ihtimalini kısmen de olsa destekliyor.
Hızlı büyüme iyidir
Türkiye ekonomisinin böylesine hızlı büyümesi sevinilmesi gereken bir olaydır. Bu konuda hiç tereddüt olmamalıdır. Her büyümenin sorunları vardır. Ama hiç biri büyümenin durması kadar mahzurlu değildir.
Küresel kriz sonrası deneyimi bu açıdan çok öğreticidir. Büyüme dinamiği bir kez kırılınca arkası çorap söküğü gibi geliyor. Tatsız kısır döngüler başlıyor. Gereksiz yere ağır bir toplumsal bedel ödeniyor. “Kulağımıza küpe olsun” derim.