Dünyada internetin yaygınlaşması kadar önemli kırılma anlarından birini sosyal paylaşım sitelerinin gün yüzüne çıkması oluşturuyor. Bunlar hayatımıza girdiğinden beri artık hiçbir şey eskisi gibi değil.
Bunlar gizli servislerin işiydi, değildi, kim altında ne arıyor, üstünden ne çıkarıyor hiç bu mevzulara girmeyeceğim. Var olan bir gerçek var ki, hayatın tartışmasız enstrümanlarından biri haline geldi.
Doğru kullanıldığı takdirde de sakıncası yok. Yapılan bir işin paylaşılmasında, daha geniş kitlelere ulaştırılmasında olumlu etkileri de ortaya çıkıyor. Bunların sosyolojik olarak doğruluğu, yanlışlığı etkileri etkisizliği hepsi uzmanların ilgilenmesi gereken konular. Ben kendi mesleğim açısından rahatsızlık duyduğum bir yandan bahsetmek istiyorum.
Özellikle twitter üzerinden yapılan açıklamalara ve ertesi gün gazetelere, internet haber sitelerine yansıyan detaylara dikkat edin. ‘O var ya o iktidara bir giydirdi ki, sorma gitsin.’ ‘Şu ana haber sunucusu ekonomiyi yerden yere vurdu.’
‘Malum köşe yazarı bir eleştirdi ki evlere şenlik muhalefetten iktidara herkes payını aldı.’ Örnekleri çoğaltabiliriz. Facebook daha kapalı devre, yani arkadaşlarınız içindesiniz. Fakat Twitter bu konuda sizi her isteyenin takip edebileceği açık bir saha. Bu nedenle olay genellikle burada cereyan diyor.
Ama kimse şunu sormuyor. Sayfasını açtığında herkesi eleştirme hakkı bulan muhteşem mühim şahsiyetler, işlerini yaparken neredeler? Yani makalenizde ya da haberinizde haberciliğinizi yapmışsınızdır da onu paylaşmışsınızdır da yorumlar üstüne gelir.
Yo, normal hayatta yöneticilerle ballı börekli haberleşenler, suya sabuna dokunmadan mümkünse muhalefete giydirip gazetecilik duygusunu da tatmin ettikten sonra, mesai bitip eve gelince, içlerinde kalan haberciliği twitleyerek yerine getiriyorlar.
Şimdi bakanlar da alıştı. Bakanlar Kurulu’nda kimseye konuşma sırası gelmiyor olacak ki, twitter üzerinden göndermeler yapıyorlar. Aynı durumda milletvekillerinin hemen hepsi için geçerli. At bir twit rahatla…
Yanlış anlaşılmasın ben bu sosyal paylaşım sitelerini karşı biri değilim ve kullanıyorum da. Takıldığım nokta yaptığınız işi paylaşmak dururken, neden bu siteleri yapamadığınız işin özür mecrası haline getiriyorsunuz?
Ya da şöyle sorayım: Madem bunları ücretsiz olarak da anlatabiliyorsunuz, meslek olarak yaparken ve bunun için de dünyanın parasını alıp konuşmamayı nasıl başarıyorsunuz?
Aklım karıştı. Şöyle mi sorsam acaba? Kamu adına yaptığınız görev olan gazetecilik sıfatınızla iktidara sahip olanları eleştirmeye korkarken, sanal aleme sığınıp şahsi sayfanız içinde bu cesareti nereden buluyorsunuz? Dedim ya aklım karıştı. Herkes mi gazeteci oldu, yoksa ortada gazeteci diye geçinenler mi işi bu hale getirdi, bilemedim. Sizce?