Birçok yazımızda vurguladığımız üzere, ekonomi iyi sinyaller vermiyor.
Bunu birçok veriden okuyabiliyorsunuz. Fakat ekonominin geleceğine ilişkin olarak yatırımcıların, iş dünyasının ve hane halkının beklentilerini en iyi biçimde yansıtan göstergeler her gün aşağı ya da yukarı yönlü hareket eden ve trend oluşturan dolar, euro, borsa ve faiz parametreleridir.
Eğer bir ülkenin ekonomisine ilişkin beklentiler olumsuza dönmüşse, iş dünyası yatırım yapmaktan kaçınır. Çünkü tüketiciler, geleceklerini sağlam görmedikleri için harcamalarını kısarlar. Bu da iş dünyasındaki nakit akış dengesini bozar. Birçok işletme, daha önce yapmış olduğu yatırımların ödemelerini aksatmaya, ücretleri ödemekte zorlanmaya başlar. Hele bir de dışsal faktörler olumsuza dönmüşse ve yurtdışına da mal satmakta zorlanıyorsa, kara günler başlar.
Halkımızın bundan 10 yıl öncesine göre daha yüksek bir hayat standardı sürdüğüne şüphe yok. Fakat bu refahın kaynağına baktığınızda borçtur. 2003 yılında sadece 30 milyar dolar civarında olan özel sektör dış borcu 10 kattan fazla bir artış yapmış ve 300 milyar doların üzerine çıkmış durumdadır. Yani son 2 yıla kadar hep geleceğimizi tükettik. Cüzdanımızda en az 2-3 tane kredi kartı, rahatça harcamamızı sağlarken, altımıza arabalar çektik ve geleceğimizi ipotek altına alarak lüks evler satın aldık.
Bugün Gazetesi’ndeki köşe yazımın devamı için TIKLAYINIZ.