Beklentiler ekonomide, veriler sabit olsa da gidişat üzerinde önemli etkilere yol açabilir.
Bekleyişlerin nasıl şekilleneceğine bağlı olarak, bir ekonomide birden fazla ulaşılabilecek denge (durum) olabileceği ihtimalinden söz ediyordum. Şu: Ekonomik temellerde, yani bütçe açığı, cari işlemler açığı, kamu borcu gibi önemli değişkenler ile maliye ve para politikasında bir değişiklik olmasa da ileriye yönelik bekleyişlerin aniden kötüleşmesiyle ekonomi kendini kötü bir dengede (durumda) bulabilir. Tersi de geçerli. Yakın gelecekte her şeyin daha iyi olacağı beklentisiyle ekonomik temellerde bir değişiklik olmamasına karşın birden iyi bir duruma gelebilir bir ekonomi.
Özellikle geçmişteki çok gevşek maliye politikasının doğal bir sonucu olarak kamu borcunun çok yüksek olduğu ekonomiler, bu ‘çoklu denge’ sorunu ile yüz yüze gelebiliyorlar. Tıpkı şu anda İtalya’da olduğu gibi. Artık ‘tövbe edildiği’ ilen edilse de, bu ilanın samimi olduğunu gösteren mali disiplini sağlamak yolunda bir dolu karar hayata geçirilse de, finansal piyasaları ikna etmek mümkün olmayabiliyor.
Bütçe açığını, yani borçlanma ihtiyacını bir gecede ortadan kaldırmak mümkün değil. Çok yüksek kamu borcuna sahip olan ülkeler, yeniden borçlanmak için devlet tahvili satmaya kalktıklarında alıcılar yüksek faiz talep edebiliyorlar. Tahvili satan ülkeler mali disiplin yolunda önemli adımlar atmış olsalar da bu yüksek faiz istenebiliyor. Birkaç nedenle. Birincisi, maliye politikasındaki disiplinin kalıcı olmayabileceğini düşündürten gelişmeler olabiliyor. Mesela ufuktaki seçimi kazanma ihtimali olan siyasi parti bu programa karşı çıkabiliyor. Ya da sokaklarda ‘kemer daraltma’ politikalarına karşı yapılan gösterilerin ardı arkası kesilmeyebiliyor. İkincisi, uygulanan ekonomi politikasının en azından birkaç yıl için bu ülkelerin büyümemesine yol açacağı düşünülüyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.