Gelir dağılımı eşitliğini ölçmek için kullanılan araçlardan en çok kullanılanı Gini katsayısıdır. Bir kare çizerek soldaki dikey eksene yüzde 20’lik bölümler halinde GSYH’dan alınan payları, alttaki yatay eksene de yine yüzde 20’lik paylar halinde nüfusu yerleştirelim. Her bir yüzde 20’lik nüfus payının gelirden ne kadar pay aldığını bu eksenlerin arasında kalan alanda işaretlersek karşımıza bir eğri çıkar. Buna Lorenz Eğrisi adını veriyoruz. Şimdi de soldan sağa doğru karenin köşegen çizgisini çizelim. Buna da mutlak eşitlik çizgisi diyoruz. Yani bütün işaretlerimiz bu çizginin üzerine gelirse o toplumda gelir dağılımı eşittir. Lorenz eğrisi mutlak eşitlik çizgisinden ne kadar uzaklaşıyorsa gelir dağılımı o kadar bozuluyor demektir. Lorenz eğrisinin kapladığı alanı mutlak eşitlik çizgisinin altında kalan alanın tamamına bölersek karşımıza bir oran çıkar. Buna Gini Katsayısı diyoruz. Eğer gelir dağılımı tam anlamıyla eşitse, yani bütün değerler mutlak eşitlik çizgisi üzerindeyse o zaman Gini katsayısı sıfır çıkacak demektir. Sıfır ile bir arasında değişen katsayı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımı eşitliğinin, bire yaklaştıkça gelir dağılımı eşitsizliğinin arttığını söyler bize.
Türkiye’de gelir dağılımı araştırmalarını TÜİK yapmaktadır. 2001 krizinden hemen sonraki yılda 0.44 gibi bir düzeyde olan Gini katsayısı, izleyen yıllarda düzelme eğilimine girmiş 2003’de 0,42, 2004’de 0,40’a inmiş ve 2005’de 0.38 ile düzelmenin doruk noktasına çıkmış görünüyor. Eğer Türkiye bu eğilimi sürdürebilseydi gelir dağılımı bozukluğunu düzeltme yolunda ilerliyor olacaktı. Ne var ki 2006 yılında yeniden 0.43’e çıkan Gini katsayısı 2007 ve 2008 yıllarında 0.41 oranında kalmış. Bu gelişim bize krizin yarattığı bir gelir dağılımı iyileşmesi yaşandığını işaret ediyor. Yani 2002 ile 2005 arasında yaşanan gelir dağılımı düzelmesinin krizin getirdiği törpülemelerden kaynaklandığı anlaşılıyor. Çünkü krizler yüksek gelir gruplarını daha fazla etkiliyor ve daha fazla törpülüyor. Krizin etkisi ortadan kalkmaya başladığında ise gelir dağılımı bozukluğu yeniden ortaya çıkmaya yöneliyor. 2001 krizi kadar etkili olmasa da küresel krizin etkisiyle 2009 ve sonrasında Gini katsayısında benzer düzelmeler ortaya çıkmış bulunuyor. 2009 yılında 0,41’de kalan katsayı 2010 yılında 0,40’a gerilemiş durumda. Krizin etkisinin aşıldığı 2011 yılı ve izleyen yıllar bizim açımızdan daha iyi bir gösterge olacaktır.
Dünya ülkeleri üzerinde yapılan gelir dağılımı araştırmaları Gini katsayısının 0.25 ile 0.50 arasında yaygınlaştığını gösteriyor. İsveç, Norveç gibi sosyal demokrasi rejimi uygulayan Kuzey ülkelerinde Gini katsayısı 0,25 – 0,30 gibi oranlarda çıkıyor. Eski sosyalist ülkelerin çoğunda da buna benzer düşük Gini katsayıları söz konusu. Almanya, gelişmiş ekonomiler arasında 0,28’lik oranla gelir dağılımının en iyi olduğu ülke. İngiltere’de oran 0,34. ABD’de gelir dağılımı eşitsizliği Türkiye’deki gibi 0,41 düzeyinde.
TÜİK’in gelir dağılımı araştırmalarının ortaya koyduğu bazı önemli bilgiler daha var. Örneğin nüfusun yüzde 60’dan fazlası ev sahibi, yüzde 20’den fazlası kiracı konumunda bulunuyor. Konutunda çatı sızıntısı, duvar nemi, çürümüş pencere çerçevesi gibi sorunları olanların oranı yüzde 40’a yakın. Konutunda izolasyon sıkıntısı nedeniyle dolayı ısınma sorunu olanların oranı yüzde 60’ı geçiyor. Evden uzakta bir haftalık bir tatili karşılama imkânına sahip olanların oranı yüzde 10 dolayında. Büyük çoğunluğun böyle bir tatili karşılama imkânı yok. Nüfusun yarısı yeni giysiler alabilecek durumda, diğer yarısının ise böyle bir imkânı bulunmuyor. Bunlar da Gini katsayısının bize söylemediği gerçeklerin anketlerle belirlenmiş yansımaları.