Türkiye ve Çin

Çin Komünist Partisi’nin yeni genel sekreterinin (baÅŸkan adayı) ilk yurtdışı seyahatinde ziyaret ettiÄŸi ülkelerden birinin Türkiye olması çok önemli. Düne kadar Çin, nüfusunun büyüklüğüyle küresel bir güçtü. Artık Çin, ekonomisinin geldiÄŸi büyüklük itibarıyla küresel bir güç oldu. Siyasi açıdan da, ekonomik açıdan da Çin ile Türkiye arasındaki sıkı iliÅŸkiler doÄŸal olarak iki ülkenin de yararına. Belki de Türkiye’nin kazanacağı çok daha fazla.
Satın alma paritesiyle düzeltilmiÅŸ 11.3 trilyon dolar milli geliriyle Çin bugün dünyanın ikinci büyük ekonomisi durumunda. Çok yakında bu bazda Amerika’yı geçecek. Çin, fakirin hâlâ çok fazla olduÄŸu, ama hızla zenginleÅŸen bir ülke. DoÄŸal olarak tüketim harcamaları hızla artma potansiyeline sahip. Dünyanın zaten üretim merkezi konumunda.

YATIRIM VE TÄ°CARET
Çin, 2011 yılında 21.6 milyar dolarla en fazla ithalat yaptığımız üçüncü ülke konumunda. Daha fazla ithalatımız olan ilk iki ülke 24 milyar dolarla Rusya (çoÄŸunluÄŸu enerji girdileri) ve 24 milyar dolarla Almanya. Fark çok az. Birkaç yıl içinde Çin’in en fazla ithalat yapacağımız birinci ülke olacağı çok açık.
En fazla ihracat yaptığımız ülkeler arasında Çin ilk 10’a dahi giremiyor. 2011 yılında Çin’e olan ihracatımız 2.5 milyar dolar oldu. Mısır’a dahi ihracatımız daha fazlaydı. Ä°hracat pazarı olarak Çin’in taşıdığı potansiyel bu rakamlardan çok daha iyi anlaşılıyor. Çin, en büyük dış ticaret açığı verdiÄŸimiz ülkelerin başında yer alıyor.
Çin yıllardır parasını olması gerekenden çok daha deÄŸersiz tuttuÄŸu yönünde eleÅŸtiriliyor. EleÅŸtiriler büyük ölçüde haklı. Ama bu nedenle de Çin ihracat yaptığı ülkelere sattığı ucuz mallarla o ülkelerdeki enflasyonun makul düzeylerde kalmasına yardım etti. Çin’den gelen rekabetin bastırdığı fiyat artışları sayesinde para otoriteleri ekonomik büyümeyi daha fazla destekleyebilecek konuma geldiler. Bundan en fazla yararlananlardan biri de yuanın deÄŸerini en fazla eleÅŸtiren Amerika oldu.
Dünyanın en fazla doğrudan yabancı sabit sermaye yatırımı çeken ülkelerinden biri Çin. Çin aynı zamanda yabancı ülkelerde dünyada en fazla sabit sermaye yatırımı yapan ülkelerin başında geliyor. Yani, Çin doğrudan sabit sermaye yatırımlarının hem en büyük ithalatçısı hem de çok büyük ihracatçısı. Giderek artan tüketim eğiliminin yanında, yalnızca ihracat açısından Türkiye için çok iyi bir pazar değil. Çin aynı zamanda doğrudan yabancı sermaye yatırımları çekebilmek açısından çok önemli bir kaynak.

GÄ°DÄ°ÅžAT YARARIMIZA
Önümüzdeki yıllarda Çin, parasının deÄŸerlenmesine izin vermeye mecbur kalacak. Åžimdiden artmaya baÅŸlayan ücretler ileride daha da fazla artacak. İç talep geliÅŸtikçe, Çin’in kur ve ücretlerdeki esnekliÄŸi artacak. Ama yıllık ekonomik büyümelerinin yüzde 7’nin altına düşme olasılığı ÅŸimdilik yok gibi görünüyor. İç talep büyümesinin katkısıyla bu düzeydeki bir büyümeyi baÅŸarabildikleri sürece ücret ve kurların belirlenmesinde daha esnek olacaklar. Bu yöndeki bir eÄŸilim Türkiye’de üretilen malların da Çin’de daha rekabetçi olabilme ÅŸansını yaratabilecek.
“Yeni normal” çerçevesinde, Türkiye’nin de içinde bulunduÄŸu geliÅŸmekte olan ülkeler diye adlandırılan bir grup ülkenin büyüme potansiyeli, birbirleri arasındaki ticaretin ve genelde ekonomik iÅŸbirliÄŸinin artması yoluyla deÄŸerlendirilebilecek gibi görünüyor. Çin bu açıdan Türkiye için çok önemli bir ekonomi.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir