Burada bir karşılaştırma yaparak Türkiye’nin küresel ekonomideki yerini belirlemeye çalışacağım. Bu belirlemenin birçok eksikleri olacağını şimdiden söylemeliyim. Çünkü eğitim, sağlık, adalet, demokrasi, fikri mülkiyet hakları, insan hakları, hatta hayvan hakları gibi konular bunlara eklenmeden yapılacak karşılaştırmalar yetersiz kalacaktır. Ama yine de eldeki verilerle bir karşılaştırma yapmaya çalışacağım.
2011 yılı itibariyle dünyanın GSYH’sı cari fiyatlarla 70 trilyon dolar. Aynı yılda dünya nüfusu 7 milyar kişi. Buna göre dünyada kişi başına yıllık ortalama gelir 10.000 dolar ediyor.
Türkiye’nin GSYH’sı 736 milyar dolar, nüfusu ise 73 milyon kişi. Buna göre kişi başına geliri yıllık ortalama olarak 10.080 dolar ediyor. Türkiye, GSYH büyüklüğü olarak dünyada 17. sırada, nüfus büyüklüğü olarak 19. sırada, kişi başına gelir düzeyi olarak da 63. sırada yer alıyor. Demek ki Türkiye, dünya nüfusunun yüzde 1,1’ine ve dünya GSYH’sının yüzde 1,1’ine sahip bulunuyor. Türkiye’de kişi başına düşen gelir ise dünya ortalamasının biraz üstünde yer alıyor.
Gelir dağılımında eşitsizliği ölçmekte kullanılan Gini Katsayısı 2010 yılı itibariyle Türkiye’de 0,40 düzeyinde hesaplanmış bulunuyor. Türkiye bu oranla 140 ülke arasında (en kötü Gini Katsayısına sahip ülke 1 numaradan başlamak üzere) 62. sırada yer alıyor.
2011 yılında dünyanın ekonomik büyümesi ortalama olarak yüzde 4 olarak tahmin ediliyor. Türkiye’nin aynı yıl için tahmin edilen ekonomik büyüme oranı yüzde 8,5. Demek ki Türkiye 2011 yılında dünya ortalamasının iki katından daha hızlı büyümüş görünüyor.
Dünyada 2011 yılsonu itibariyle ortalama yıllık enflasyon (tüketici fiyatları cinsinden) yüzde 4,6. Türkiye’de aynı yılın sonunda enflasyon yüzde 10,5. Yani 2011 yılında Türkiye fiyatlar dünya ortalamasının iki katından daha hızlı artmış bulunuyor.
2011 yılsonu itibariyle dünya ülkelerinin ortalama kamu kesimi borç yükü GSYH’nın yüzde 80’i dolayında. Bu oran Türkiye’de yüzde 40’ın biraz üzerinde. Buna göre Türkiye’de kamu kesimi, dünya ortalamasının yarısı kadar borçlu durumda.
Cari açık için dünya ortalaması alınamaz, çünkü sonuçta açıklarla fazlalar birbirine ya eşittir yani toplamı sıfırdır ya da istatistiksel ölçüm hataları nedeniyle sıfıra çok yakındır (birinin açığı ötekinin fazlasını oluşturacağı için.) Buna karşılık Türkiye’nin de aralarında yer aldığı gelişme yolundaki ekonomilerin cari açık ortalaması alınabilir. 2011 yılında bu ortalama yüzde 2,4 olarak hesaplanıyor. Türkiye’nin 2011 cari açığı ise yüzde 9,9 olarak açıklandı. Türkiye, içinde bulunduğu ülkeler grubunun 4 katından daha fazla bir cari açığa sahip durumda.
Özetle söylemek gerekirse Türkiye ekonomisi 2011 yılı itibariyle; cari açığını artırarak hızlı büyüyen, enflasyonu yüksek, kamu borcu düşük, ortalama gelir düzeyini yakalamış, ekonomisinin çapı büyük, nüfusu yüksek, gelir dağılımı bozuk bir ekonomi görünümü sergiliyor diyebiliriz.