Nükleer konusunda Başbakan inanılmaz bir performans ve bilimsel bir tavır sergiliyor. Daha önce yapılan eleştirilere evdeki tüpgaz kullanımından da vazgeçilmesi örneğini veren Erdoğan, şimdi de ‘uçak düşecek diye uçağa binmeyecek miyiz’ diyerek kendisini aştı.
Fukuşima’yı örnek gösterip, ‘Fukişamalar olabilir, olsun’ mealinde sözler sarf ederek, bilgi ve insanlık seviyesini ortaya koyan bir zihniyet, meseleyi ya anlayamıyor ya da birileri yanlış yönlendiriyor. Bu kömür dağıtmak, vatandaşı fırçalamak, çıkarı uğruna deliğe süpürülmekten kurtulmak gibi bir şey değil.
İnsanların, doğanın, çocukların ölmesinden bahsediyoruz. Gelecek kuşakların mahvolma riskinden, Çernobil gibi ölü şehirlerden, sakat kalan insanlardan, anne karnında ölen ceninlerden bahsediyoruz. Bir çocuğun hayatının bedeli kaç lira ya da dolar olabilir?
Başbakan diyor ki, gelişme için enerji, enerji için de nükleer şart. NATO’nun füze düğmesi kadar kontrolünde olacak bir tesisi ya da enerjiyi değerlendirirken, geçtim insanlığı, en iktisadi dille bir fayda maliyet hesabı yapmak gerekmiyor mu?
Teknolojisinden istihdamına hiçbir şekilde bizim kontrolümüzde olmayacak,  ama bizim doğamızı ve insanımızı mahvedecek tesisleri konuşacak noktada mıyız? 1974’teki petrol krizi sonrasında, Avrupa verimli sarfiyatı konuşup, örneğin yalıtıma yönelirken, petrol türevinden kömüre geçiş yapıp tüketimi konuşan Türkiye, yine aynı hataya düşüyor.
Jeotermal enerjinin olduğu yere devlet töreniyle doğalgaz döşeyen, mevcut binaların yalıtımsızlığını çözmediği için, sarfiyatının yüzde 70 ile sokağı ısıtan, alternatif enerji ana ve yan sanayi üretimine lafı bir kenara atarsak köstek olan, barajlarda 3,5 milyar dolara malolacak bir hattı, çevre ve doğa maliyeti istisna olmak üzere borç alıp 60 milyar dolara mal eden bir zihniyetin, bu ülkede nükleerden bahsetmeye hakkı yoktur.
Bu ekonomi yönetiminin bilgi seviyesine göre anlatayım. Yaptığınız uygulamalar, geçtim insanlıktan doğaya kadar kaygıları, rafında mal varken, bankadan kredi alıp yeni mal alımı yapan işbilmez esnaf seviyesindedir.
Şimdi Başbakan diyor ki, uçak düşecek diye uçağa binmeyecek miyiz? Dinen öyle olmadığı halde, iki gün öncesine kadar ‘matbaa, televizyon, uçak ve benzerleri gevur icadı, haramdır’ diyen bir zihniyetin, 180 derece farklı ama aynı saçmala yüzdesine sahip bir tavırla bilimden bahsetmeye hakkı yoktur.
Aynen ‘demokrasi bir tramvaydır’ diyerek geldikleri ülkenin başına, durağa geldikleri anda demokrasiden inip, ilerisine geçip, kendinden farklı düşünen herkesi yok sayan edalarıyla demokrasiden bahsetmeye haklarının olmadığı gibi…
herşeye muahlefet etmek için gelişmişliğe de muhalefet, avrupa ülkelerine abd ye bakın kaçar tane nükleer santralleri var, nükleer bizim için farzdır, son teknoloji ile deprem risksiz bölgeleer yapılacağından en temiz enerji kaynağıdır 2 kere 2 dört.
Evlerde tüpgaz kullanımına karşı olan birinin nükleere evet demesinde yadırganacak bir şey bulabilmek için eni enine körü körüne akp düşmanı olmanız lazım başka bir açıklaması olamaz.