Bugünlerde İstanbul’da yaşayanlar bir afişe çok sık rastlıyorlar. ‘Yerel Yönetimlerde Dünya Vizyonu – Kadir Topbaş UCLG Dünya Başkanı.’ Önce mesele fazla dikkatimi çekmedi. Fakat afişlerin sayısının artması ve geçitleri kaplaması üzerine konuyu mercek altına almaya karar verdim.
Öncelikle UCLG’nin açılımı ne? Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Ortadoğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatı… İsminin açılımı ve Anayasa tartışmaları gölgesinde yerel yönetimlerin önemi belirince olayı daha farklı noktalardan okuma ihtiyacı ortaya çıkıyor.
Kadir Topbaş bu işin ne kadar farkında bilemem. Fakat özellikle 12 Haziran seçimleri sonrasındaki süreçte, Anayasa konusundaki ısrarlar ve yerel yönetimleri öne çıkaran eğilim, finans imparatorlarına akıl almaz fırsatlar sunacak. Çoğu yerel bazda tahsilâta ya da imtiyaz elde etme uğraşısına girecekler.
Peki İstanbul’un Başkanı neden dünya çapında tüm yerel yönetim anlayışını içine alan bir yapının değil de, Ortadoğu ve Batı Asya eksenini kapsayan bölgenin dünya başkanı? Bunun yanıtını bulmak için UCLG’nin amaçları ve görevlerine göz atmak gerekiyor. Tüm maddeleri saymayacağım ama bir iki örnek vereceğim. İşte amaçlarından bir iki detay:
“Özgür ve bağımsız yerel yönetimler ve onların ulusal birliklerinin kurulması ve güçlendirilmesini desteklemek amacıyla eğitim, bilgi paylaşımı ve kapasite artırımı kaynağı olmak. Toplumsal kapsama ve sürdürülebilirlik ilkelerine dayanarak toplum için ekonomik, sosyal, kültürel, mesleki gelişim ve çevresel kalkınmayı sağlamak. Irk ve cinsiyet eşitliği sağlamak, uluslararası yasalara aykırı ve/veya kuruluşun temel kural ve değerlerine ters düşen ayrımcılığın tüm biçimlerine karşı mücadele etmek.”
Birkaç detay da görevleri bölümünden aktaralım:
“Birleşmiş Milletler ile aktif biçimde işbirliği yapmak ve yerel yönetimlerin diğer uluslararası teşkilatlarıyla ilişkilerini geliştirmek. Özellikle yerel yönetim ve yerel yönetim birlikleri arasında desantralize işbirliği/kalkınma projeleri aracılığıyla uluslararası işbirliği ve öz yönetim ilkelerine dayalı eylem program ve girişimlerini geliştirmek, bu projeleri destekleyecek fon arayışı içinde olmak ve mali olanaklar yaratmak.
Dünya Teşkilatı’nın etkinliğini geliştirmek ve mali bağımsızlığını gerçekleştirmek için kongre ve diğer faaliyetleri düzenlemek ve üye sayısını arttırmak.”
Çok safsanız, ne var bunlarda diyebilirsiniz? Ama amaçlar, anayasadaki olası hedeflerle örtüşünce ve Türkiye’nin imzaladığı İkiz Yasalar’ı da dikkate alınca ortaya tedirgin edici bir tablo çıkıyor. Finans imparatorları ve kullandıkları devletlerin bölgesel hedeflerini de düşünürseniz, çomak ortada sokulacak nokta arıyor diye endişelenebilirsiniz?
Şimdi Kadir Topbaş’ın açıklama yapması gerekiyor. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi klasik söylemleri bir kenara bırakıp, bu endişelere yönelik tatmin edici ve bağlayıcı bir beyanat kamuoyu ile paylaşılmalı. Soru şu: UCLG’nin bölgesel ana amacı nedir? Başkan’ın bunda rolü ne olacaktır?