Turizm sektörü sıkıntılı bir sezon geçiriyor. Kabul ediyorum ki kolay değil. Önce petrol fiyatlarının düşmesiyle birlikte Rus turistlerin yarattığı eksiklik, ardından düşen uçakla kopan ilişkiler, Sultanahmet ile birlikte Avrupalı turistten yenilen darbe ve jeopolitik riskler açmazı büyüttü.
Her ne kadar Araplar’ın geldiÄŸi söylense de, kendilerinin turizme hatırı sayılır bir katkıları yok olmalı ki, hem iÅŸ hacmi düşüyor; hem cirolar azalıyor; hem de sektörden feryatlar yükseliyor.  Bir çözüm bulunması gerekiyor mu? Evet…
Öncelikle dış politikanın deÄŸiÅŸmesi ve Türkiye’nin civarından huzura kavuÅŸması gerekiyor. Bu noktada ilk yapılacak eylem bu. Ardından gerçek bir turizm politikası oluÅŸturmamızda yarar var. Çünkü sadece cari açık finansmanında akla gelen bir sektör ile bugüne kadar gelmiÅŸ olmamız bile mucize…
Bir açık hava müzesi özelliği taşıyan Türkiye, turizmini çeşitlendirmeyi beceremediği, bu konuda dünyada sürdürülebilir bir müşteri politikası oluşturamadığı sürece, bu tip gelişmelerden her zaman etkilenecektir.
Her şeye rağmen bunların tümü orta ve uzun vadede sonuç getirecek eylemler. Peki bugün itibariyle çözümü nerede arıyoruz? Anlaşılan o ki, turizm yatırımcıları iç turiste bel bağlamış durumda. Fakat soru işareti şu: Türkiye’de normalde tatil yapma alışkanlığı olan vatandaşların içinde yüzde kaç kayıp yaşanacak? Bunun yanıtını yaz gelmeden öğrenemeyeceğiz.
Bir de yurtdışına gönderdiğimiz yerli turistimiz var. İşte bu konuda bir önlem alınması ve Türkiye’nin teşvik edilmesi istendi. Ünlü isimlerin Türkiye’de tatil yapacağını açıklaması gibi öneriler, bence de etkili olur.
Fakat iş çığırından çıkmaya başladı. Çünkü Turizm Yatırımcıları Derneği Başkan Yardımcısı ve Belek Turizm Yatırımcıları Birliği Başkanı Cemil Uğurlu bir taleple ortaya çıktı. Taleplerinin içerisindeki özendirme ve teşvik edilmeyi ben de destekliyorum.
Lakin sınırınızı bileceksiniz. Uğurlu, hükümetin radikal kararlar almasını istedi ve yurtdışına çıkışta zorlaştırıcı bir takım tedbirlerin hayata geçmesi isteğiyle ortaya çıktı. Şimdi bu olmaz. Bu kafayla turizm yapıyorsanız, vay halimize…
Ben böylesine kritik kurumların yetkili mercilerinde bulunan Cemil Uğurlu’nun bu talebini gözden geçirmesini arzu ederim. Zira amacını aşan bir ifadeyle ortaya çıktı. Yurtdışında hiç kimseye zorla Türkiye’de tatil yaptıramıyorsanız, bu zorlamayı Türk insanına da getiremezsiniz.
Özendirmek, tamam; teşvik etmek, tamam, ama o kadar. Bu işi despot yaklaşımlarla çözmeye kalkarsanız, elinizdekini de kaybedersiniz. O zaman Türk müşteri de size sorar. Yıllardır neredeydin ve neden her önüne gelen, bu sektörle ilgisi olmayan kişinin yatırımcı olmasına ses çıkarmadın.
Önce kendi evinizin önünü toplayacaksınız, tatil gibi keyfe keder bir konuda da despotluk önermeyeceksiniz ya da öneriyorsanız ‘turizmciyim’ demeyeceksiniz.