Taner Berksoy’un bugünkü yazısı
Dünya dönüyor. Dönerken de değişiyor. Değişim hızı henüz yavaş denilebilecek düzeyde. Ama hızlanacağına dair önemli işaretler de var. Değişimin ve hızın ana sürükleyicisi teknolojideki yeni arayışlar. Bunlar somutlaşıp, ekonomiye indirildiğinde ekonomik değişim hızlanıyor. Değişim bir tür yarış gibi. Ama kapitalizmin her yarışında olduğu gibi bu kez de bu değişim dengeli olmuyor. Bazı üretim alanları ve bazı ekonomiler bu yarışta geride kalıyor ya da geride kalacakmış gibi hissediyor. Geride kalacak olma duygusu iktisadi gelişmede de geride kalma, konumunu yitirme korkusunu besliyor. Bu tür algılar özellikle teknolojide kapsamlı bir dönüşümün öncülük ettiği süreçlerde daha belirgin hale geliyor. Korku korunma refleksini uyarıyor. Ulusal ekonomilerin koruma duvarlarının arkasına çekilmesi yönünde talepler yoğunlaşıyor. Siyaset pratiği de birçok ülkede bu doğrultuda yenileniyor.
Bu tür korkular, hele bir de popülist siyasetle kol kola girerse, en beklenmedik noktalarda olmadık girişimlere neden oluyor. Bugünün dünyasında bu tür kombine girişimlerin yaygınlaşma eğiliminde olduğu söylenebilir. Üstelik bu girişimler eskiden olduğu gibi sadece kalkınmada ipin ucunu kaçırmış, geriye düşmüş ülkelerden gelmiyor.