Taner Berksoy’un bugünkü yazısı
Gözlemciler dünya ekonomisi ile ilgili olarak oldukça olumlu bir tablo çiziyorlar. ABD’nin toparlanıyor olduğuna ilişkin yorumlara Avrupa’da katılıyor. Uzak Doğu’nun hızlı ülkelerinde küresel krizle birlikte inilen düzeyin ötesinde önemli bir hız kesme belirtisi yok. Sonuçta sanırım dünya ekonomisi 2017 yılını olumlu bir performans ile kapatacak. Bizdeki yorumcuları da izliyorsanız onların yorumları da pek farklı değil. Türkiye ekonomisinin 2017 performansı oldukça olumlu görünüyor. Hatta bu performansı abartılı tanımlara götürüp “şahlandık” falan diye niteleyenler de var. Şahlanma meselesi bir yana, 2017 yılına görece zayıf bir performans ile başlayan ekonominin sonradan toparlandığında bir kuşku yok. Eğer bütün performansı “büyüme” ile ölçersek gerçekten biz toparlanma var. Ama ekonominin değerlendirilmesini tek bir gösterge ile izlemek sakıncalı. Büyümenin yanına başka göstergeleri de eklediğimizde ekonominin başarılı gibi görünen performansı gölgeleniyor gibi.
Türkiye ekonomisinin pek çok sorunu var. Bunlardan bazısı devresel. Vakti geldiğinde bunlar sorun olarak arzı endam ediyor, sonra ortadan kalkıyorlar. Bazı sorunlar ithal malı. Dışarısı sıkıntıya düşünce sorun bize de taşınıyor. Bazı sorunlarımız da inatçı ve kronik nitelikli. Bunlar adeta donmuş, katılaşmış gibi. Uzun yıllardır bunlardan pek olumlu sinyal alınmıyor. Ekonomik performans olumlu yöne dönüyor olsa bile bunlarda güçlü bir kıpırdama olmuyor. Kronik diye nitelediğim sorunların sayısı çoğaltılabilir. Ama ben Türkiye ekonomisinde üç sorunun inatçı bir şekilde varlıklarını sürdürdüklerini, giderek katılaştıklarını düşünüyorum. Enflasyon bunlardan birisi. İşsizlik bir başkası. Dış ödeme dengesizliği ya da kısa ifadesi ile cari açık da beni rahatsız eden üçüncü kronik sorun.