Döviz kurunun ne olacağına dair merakımızın kökenlerini önceki yazıda irdeledim. Yakın tarihimizde ağır dozlu para ikamesi yapılmış olması ve yine yakın tarihte döviz kaynaklı çok sayıda kriz yaşamış olmamız en güçlü faktörler gibi görünüyor
Para ikamesi 1980’lerin sonuna doğru gelişmekte olan ülkelerin sermaye giriş çıkışını serbestleştirmesi sonucunda mümkün hale geldi. Biz de dünyadaki bu eğilimle uyumlu davrandık, 1980’lerin sonunda sermaye hareketlerini bütünüyle serbestleştirdik ve bu süreci Türk Lirasını konvertibl bir para olarak ilan ederek tamamladık. Total serbestleşme ulusal para yerine serbestçe döviz kullanılmasını mümkün hale getirdi. Kamu da dahil ulusal aktörlerin yabancı para cinsinden borçlanmasına olanak sağladı.
Bu gelişmeler dövizin adeta günlük yaşama girmesinin ve yerleşiklerin döviz ile içli dışlı olmasının yolunu açtı. Bu birlikteliğin hep sakin ve fırtınasız geçtiğini söylemek mümkün değil. Seksenli ve doksanlı yıllarda biz de dahil gelişmekte olan ülkeler coğrafyasında sıklıkla yaşanan türbülans ya da krizlerin arka planında bu gelişmelerin yattığını söylemek yanlış olmaz.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ. (Dünya Gazetesi)