Taner Berksoy’un bugünkü yazısı
Hafta sonunda 2017 yılını tamamlayacağız. Son yazılarda hem biten yılı değerlendirdik hem de ileriye dönük bazı ipuçları vermeye çalıştık. İleriye de bakmamız gerektiğine ilişkin vurgumuzun bugünü boşlamamız gerektiği anlamına gelebileceği yönünde eleştiriler aldım. Böyle bir algıya yol açtıysam özür dilerim. Bugünün sorunlarının hem nitelik hem de nicelik olarak göz ardı edilecek türden sorunlar olmadığı kanısındayım. Siz 2017 sonuna doğru kopan abartılı büyüme fırtınasına bakmayın. Üçüncü çeyrek büyümesi bir anlamda arızi nedenlerle genel trenden kopmanın sonucu olarak ortaya çıktı. Son çeyrek verileri açıklandığı zaman normale dönmüş olacağız. Büyümeyi hızlandıran iki etken ya bütünüyle ortadan kalkacak ya da etkisini azaltacak. Ortadan kalkacak olan “baz etkisi” dediğimiz olgu. Bir dönemin büyümesini ölçerken bir yıl öncenin aynı dönemdeki büyümesini baz alarak hesaplama yapıyoruz.
Baz küçükse ölçümünü yaptığımız yılın büyümesini belli bir abartı marjıyla ölçmek durumunda kalıyoruz. 2016 yılı üçüncü çeyreğinde büyüme hızı sıfırın altında. Yani 2017 ölçümü için düşük olmanın da altında bir baz var. Dördüncü çeyrekte bu baz değişecek. Etkisini azaltacak olan ise ekonominin büyüme ivmesi. 2017 yılında ikinci çeyrekten üçüncü çeyreğe büyüme ciddi ölçüde yavaşlamış görünüyor. Bu büyümenin istim kaybetmeye başladığına işret ediyor. 2018 yılını daha da ileriye taşımak için önce bu istim kaybını gidermek gerekecek.