Yine bir seçimi geride bıraktık; yine çıktı balkona konuştu. Birlik, beraberlik, 77 milyon gibi samimiyetsizliği kanıtlanan vurguların gölgesinde, aba altından sopa gösterdi. Ardından yine ayrıştırmaya, birilerini hedef haline getirmeyi sürdürdü.
Elbette buna da basından başladı. Hoşlanmadığı yazarları kızlı/erkekli hakaretlerine ve kovdurma çalışmalarına girişti. Ortalık da, işten çıkarmalar ve istifalarla yine hareketlendi. Peki ama mesele sadece basın üzerinden mi? Sanki ortada daha büyük bir tahammül sıkıntısı var.
Başbakan eleştiren muhalefete tahammül edemiyor. Bir iki cümle sonra hakaretler yağdırmaya, söylenenlere cevap vermek yerine, aşağılamaya başlıyor. Ona göre muhalefette kimse bir şey bilmiyor; o her şeyin bileni…
Hukuksuz icraatlara imza atıyor; yargıdan dönünce küplere biniyor. Yaptığı hukuksuzluk yüzüne vurulunca, vuranlarla aynı ortamda yeni toplantılara bile katılmaktan imtina ediyor. Hatta kurumlara ‘ya ben, ya o’ gibi gücü elinde bulundurmanın avantajıyla tehditler savuruyor.
İşadamlarına ‘taraf olmayan bertaraf olur’ diyen kimdi? Merkez Bankası Başkanı’na uygulamalar, 12 yıllık icraatlarıyla uyum gösterirken, şimdi kafasına öyle esti diye baskı yapan, Başçı’yı kamuoyunun önüne atan kim?
Kendi bakanlarına bile tahammül edemeyen, itiraz eden vatandaşı tersleyen, soru soracak gazeteciyi basın toplantılarına almayan, eleştiren herkesi hainlikle suçlayan, açığını ortaya dökenlere acımasızca saldıran kim?
Gençlere çapulcu diyen, kendi beslediği inşaat şirketleri kredi bulamadığı için projelerden vazgeçince çıkışan kim? Meslek odalarına, bilim adamlarına, dövmeli çocuklara, görüşünü dile getiren sanatçıya, adalet isteyen insanlara terslenen, hatta hakaretler yağdıran kim?
Her seferinde demokrasiden dem vurup, kendi gibi düşünmeyen herkesi suçlayan, işbilmezlikle başlayıp iki koyun gütmemeye kadar uzatan kim? Soma’da vatandaşa saldıran, kendi partilisini bile fırçalayan, mitinglerde en ufak bir aksilikte küfre varan çıkışlar yapan kim?
Bazıları bu tavra delikanlılık gibi, kelimenin özüyle ilgisi olmayan sıfatlar yakıştırıyorlar. Oysa bu yakıştırmayı yapanlar, günlük hayatlarında aynısı kendisine yapılsa ne tepki gösterir düşünmüyorlar.
Tahammülsüzlük sanıldığından daha büyük bir problemdir. Vaka ortada, savunanlar da malûm. Ama kimse nezaketin esas olduğu insanî ilişkilerde bunu bize normal diye yutturmaya kalkmasın.
Dönem biter; sular durulur; o zaman herkes neyin ne olduğunu görür. Hakaretler yağdıran, baskıyı artıran bir siyasetçiyi desteklemekte sakınca görmüyor olabilirsiniz. Ama insanların bunu kabul etmesi gerektiğini söyleyip, zekâsıyla alay etmeyin. Çünkü tahammülü zor oluyor.
BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ın durumu bu… Peki onunla bitiyor mu? Ona özenen siyasetçileri de uyarmak gerekiyor. BaÅŸta ana muhalefet partisi CHP ve MHP, Meclis içi ve dışı tüm siyasi partilerin yöneticileri de bundan ders çıkarmalı… Örnek almanız gereken iyi olandır. Memleket bir tanesine tahammül edemezken, bunun sayısını çoÄŸaltmayın.