Görüldüğü gibi;
Çuval, Mavi Marmara orta yerde dururken, Ege adalarında ekonomisi ile dalga geçtiğimiz Yunanistan bile, aidiyeti belli olmayan ada ve adacıklara ha bire kilise yapıp, jandarma birlikleri yerleştirip iskan ettiği gazetelerde fotoğraflanıyorken..
Suriye bizim topraklarımıza geçmiş ve kendini Türkiye ye emanet etmiş kendi insanlarına, ateş açıp öldürdüğü(!) hatta bizim kamp görevlisi iki yurttaşımızı da yaralamışken…
Şimdi de uçak 13 milde uçuruyordu, yok sonradan karasularına düştü, uçak savarla, füzeyle vuruldu diye tartışıyoruz! Bu neyi değiştirecek?
Siz elçinizi çektiÄŸiniz…
Sefareti kapattığınız bir ülkeye  zaten en önemli uyarıyı ve çatışma öncesi yapılması gereken son davranışı bu şekilde ortaya koymuş oluyorsunuz!
Sonra da böyle gergin bir bölgeye uçağınızı hemde silahsız ve eskortsuz olarak sevk ediyorsunuz?
Siz muhatabınıza deklere etmediğiniz süreçte, radara bakarak bir uçağın silahlı olup olmadığını anlamak mümkün müdür? İncelemek gerekir..
Unutmayalım; Boş silah dolu silahtan daha da tehlikelidir. Hem sizi korumaz, hemde muhatabınızı meşru müdafa ile haklı duruma getirir.
Bunca uluslar arası uygulama ya karşın birde karşı tarafı medya önünde ve yetkili ağızlardan  devamlı tahrik ve taciz ediyorsanız?
Olacağı budur.
Suriye yanlış yapmıştır.  Elbette bunun ceremesinide çekecektir.
Ama savunma olarak eline kullanabileceği oldukça çok siyasi malzeme verilmiştir. Yanlış olan da budur..
Üstelik de bir ay gibi yakın zamanda sınırda ki mülteci kampımıza Suriye  tarafından ateş açılıp ölüm ve yaralanmaların vuku bulmasına ve sadece kınamakla yetinilmesine karşın(!)
Ama olaydan sonra medyada gördüğümüz, izlediğimiz ve merdivenlerde alelacele inen, çıkan bakanlara bakınca, bu kadar gerginlik yaşadığımız ve elçiliğimizi kapattığımız bir ülkenin tavrı karşısında, NATO ya baş vuru karşısında hemen uygulanacak bir B planımızın olup olmadığı sorusudur(?)
Ve bu koşuşturma sonrasın da ise en önemli açıklama, soğukkanlı olacağız, gazabımız çok kötüdür, dostluğumuz daha iyidir..!
NATO’dan ise ÅŸiddetle kınama(!) yani demek istedikleri ”tak sepeti koluna herkes kendi yoluna”
On yıllık bir dönem de askeri ve milli gururumuzu rencide eden dış olaylarda, hep soğukkanlı olduk!
Sonuç mu?
Soğukkanlı ola, ola ülke derin dondurucuya, bizlerde dondurulmuş gıdaya döndük!
Toplum olarak ne ekonomik nede sosyal ve siyasi olaylara tepki gösterebiliyoruz en iyimiz, olsa olsa boğuk ve anlaşılmaz bir ses çıkarmakla yetiniyor
Sonuçta gelinen nokta da böyle oluyor maalesef.
Ne yapalım? Dost acı söylermiÅŸ…
İşin ekonomik yönüne bakarsanız, hiç de beklenenler olmuyor, olmayacakta!
Çünkü sıcak para da, yabancı sermaye de nereye kadar gidilebileceğini çok iyi biliyor olmalı.
Sözün özü;
Yabancılar dış siyasette, özelliklede ekonomide, söylemlerinizden çok  geçmişte yaptıklarınızla ya da gelecekte yapabileceklerinizle ilgilenirler.
Zaten tepkilerin altında, yabancı sermayeye ince mesajlarla, hep olayın büyütülmeyeceÄŸinden ve Türkiye’nin büyük bir devlet olduÄŸundan sıkça dem vurulmasından anlaşılmaktadır.
Atalarımız ne demişler? Ayenesi iştir kişinin lafa bakılmaz.. Özelliklede dış siyaset ve uluslar arası ilişkilerde
Yeri geldiğinde uygun şekilde kullanılamayan ve pozisyon alınmayan ekonomik ve fiziksel güç güç değildir!