Soymayanı Dövüyorlar

Enflasyon rakamları beklentilerin altında geldi. Rakamlara hiç girmeyeceğim. Hatta 17 dakikalık sapmaya ya da TÜİK’in açıklamasına değinmeyeceğim bile. Hatırlayanlar olacaktır: Tekstil sektörünü artı büyüme gösteren, sonra da bir gazetecinin sorusu üzerine durumu fark edip, üzerinde 5,5 saat çalıştıktan sonra ‘pardon’ deyip, yüzde 100’e yakın revize ederek eksi büyümeye geçiren kurumun verisini tartışmak anlamsızdır.

Fakat daha temel bir soru sormak gerekiyor. Doğalgazdan elektriğe, akaryakıttan pazardaki gıdanın fiyatlarına kadar her şey astronomik ölçüde artarken, enflasyon nasıl düşer? Eğer derdiniz önümüzdeki sene yüksek zam vermemek ise, ufak bir oynamayla bunu da yaparsınız. Türkiye hem talebin düştüğü, hem de fiyatların arttığı bir açmaza doğru sürükleniyor.

O zaman biz de sokaklara düşelim. Bakkal Ahmet Amca köşe başına gelen indirim marketleri var. Durumun ne? “Yapılacak iş değil ya evlat, sürüklüyoruz işte.” Fatma Teyze pazara çıktığında her şey ucuzladı diyorlar. Memnun musun? “Yok be oğlum. Belki eskisi gibi artmıyor ama, bizim maaşın yanındaki yükselişler canımızdan bezdirdi. Her hafta aynı paraya daha az şey alıyorum.”

Öğretmen kredi kartı borçlusu, öğrencisinin ayağına giyecek ayakkabısı varsa, kredi kartıyla alınmış. İşçisinden memuruna kime sorsanız dertli… Ama resmi basın bültenlerinde cebimiz parayla doluyor. Her şeyin fiyatı iğneden ipliğe artıyor. Ulaştırmadan okul defterine kadar… Ama enflasyon düşüyor.

Milletin geçinmesi için ne lazım? İş… Her ne kadar TÜİK onun da düştüğünü söylese de sağınıza solunuza bakın. Kendi eşinizden dostunuzdan işsizliğin boyutunun sağlamasını yapın. Yalnız ricam iktidar mensupları yapmasın. Onların yakınları malûm… Peki iş nasıl yaratılır? Sanayicisinden KOBİ’sine üretenlere soralım: Kâr edebiliyor musunuz? İhracatçı olanların marjlarının TİM’in ilk 1000 araştırmalarında 2004 senesinden bu yana sistematik bir düşüş içinde olduğu biliniyor. Peki ne kazanıyorlar?

Mesela sizce bir terzi ya da fabrikatör son altı ay içinde ne kadar kazanmış olabilir? Mesela yüzde 90 kazanma olasılığı var mıdır? Şimdi bazılarının ‘böyle kazanç olur mu’ dediğini duyar gibiyim. Nasıl bir iş yapıyor olabilirsiniz ki böylesine büyük paraları cebinize koymayı başarın?

Mantıklı hiçbir insan şu enflasyon, faiz ve kur baskısı altında, girdi maliyetleri artıp, kâr marjları düşerken böyle bir kazanç elde edilemeyeceğini düşünecektir ve haklıdır.  Ama kazanan var biliyor musunuz? Noktasına virgülüne dokunmadan bilgiyi aktarayım:

“1 Haziran-23 Kasım tarihleri arasında bono-tahvil piyasası ile borsaya gelen sıcak para tutarı 19,5 milyar dolara ulaştı. Bu dönemde yabancıların Türkiye portföyü ise 37,2 milyar dolar artarak 122,6 milyar dolara ulaştı. Son 6 ayda Türkiye’ye 19,5 milyar dolar getiren yabancıların bu dönemdeki kârı 17,7 milyar dolar oldu. 6 aylık kâr yüzde 90’a ulaştı.”

Ne diyordu bizimkiler? Yabancı yatırımcı bize güveniyor ki, para geliyor. Oysa bunun güvenle hiç ilgisi yok. Çünkü dünyada arkamızdan konuşulanlar zekâmızla ilgili değil. Türkiye’ye parasını getirip de soymayanı dövüyorlar. Bizimkiler övünürken, onlar bıyık altından gülüp şöyle diyorlar: “Geç kalmayın; yağma var.”

[email protected]

“Soymayanı Dövüyorlar” ile ilgili 2 yorum

  1. Sürekli muhalif yazıları ve haber kanallarını dinler seyrederim ki gözümden birşey kaçmasın ama farkediyorum ki 40 gün bir şeyi kötülerseniz o şeyi gerçekten kötü görürsünüz inanamasanız da. Ben de onun gibi yanlış kararlar almaya başladım sürekli bu tarz yazılar yüzüden.
    Bir gün beklediğiniz yeni Türkiye krizini sebepleri ve zamanları ile birlikte ayrıntılı ele alırsanız ilgili ile okuyacağım.
    Çok yorum yapmak istemiyorum ama bazen bir iki şey demem gerekiyor;
    Türkiye’ye parasını getitip yabancılar nasıl soyuyor acaba?
    Benim bildiğim soygun birşey alarak yapılır, getirerek yatırım yaparak olmaz.
    Sizin göremediğinizi daha doğrusu bence görmek istemediğinizi dünya görüyor ki doğrudan yatırımlarla borsa ile bundan kendileri de nemalanmak istiyorlar. Buna soygun denilemez.

    Bizde aynı ülkede yaşıyoruz sizin gibi sürekli batak durum tamtamları çalanlar nerede yaşıyorsunuz da bu kadar kötümser tablo ile iç karartmaya çalışıyorsunuz. Enflasyon düşük çıkar oynandı dersiniz, kredi notu yükselir kandırıldı dersiniz? Faizler rekor düşer ama şöyle böyle, cari açık düşme eğilimindedir düzenli ama şu bu… yani bunlar kötü gitse kötü iyi gitse rakamlar oynandı.
    Sürekli amacı ve karalamacı tavırları üzüm yemekten çok sürekli elinde sopa bağcı dövmek için gezmek olarak yorumluyorum artık.

    Yani herkes tüm kurumlar bir üç kağıtcı düzenbaz, tüm ekonomistler yandaş, yabancılar para getirip yatırım yaparak soygun yapıyorlar hergün o nasıl yapılıyorsa? Bir tek muhalefet yanlıları dürüst ve para hesabı yapabilen tipler. Şu an tüm dünyada bir kriz yaşanıyor bir de yani bir de bu var. Neyi kime satıp ticaret edip büyüceksiniz de bir yansan enflasyon düşürüp bir yandan borç ödeyip bir yandan yatırım yapacaksınız. Bir yandan cari açığı küçültüp öte yandan büyüyeceksiniz vs. Bence ekonomi yönetimi çok iyi iş çıkartıyor şu dünya durum vaziyetinde savaşlar ve ekonomik çıkmazlar içerisinde Cumhuriyet tarihinin en iyisi.

  2. Alimurat bey için yazıyorum; Çetin bey ekonomist yazarlar içersinden itina ile yazılarını okuduğum çok degil 3 veya 4 yazardan bir tanesi.Ülke gerçeklerini yazar ve severek okurum onu anlamanız için biraz ekonomiyi bilmeniz gerekir.Bu konuda bilginiz olmadan yazdıklarınız çok yüzeysel ve basit kalıyor.

    Çetin bey ülke ekonomisi üzerine yaptıgınız degerlendirmeler ve halkın sesi oldugunuz için teşekkür ediyorum.Anlatımlarınız fevkalade…kesinlikle felaket tellallığı degil GERÇEKLERDİR….zaman en büyük ilaçdır…Güneş balçıkla sıvanmaz…selamlar saygılar Çetin Bey…

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir