Türkiye’de bugünlerde herkes hukuk arayışına girmiş vaziyette. Kimileri sıra kendine gelince hukuk katliamını hatırlıyor; kimileri avantajlı yönde ise yapılanların hukukun gereği olduğunu söylüyor. Fakat ortak nokta şu: Kimse adaletten bahsetmiyor.
Peki bu kadar büyük laflarla, entelektüel tartışmalar sonuç verir mi? Bunun yanıtını sokakta aramak gerekir. Günlük hayatınızda yaşananlar, yaşadığınız ülkede hukukun varlığına ya da haklara saygıya en iyi göstergedir.
Haftasonunda ofisimde çalışıyorum. Bir sonraki haftanın konu ve konuklarıyla ilgili araştırmalar yapıyorum. Birden internet kesildi. Önce modem hatası olabileceğini düşündüm. Doğal olarak en bilinen Türk çözümünü devreye soktum. Aç kapat, fişi çek, bekle ve yeniden başla…
Fakat tüm çabalarıma rağmen sonuç alamadım. Kablolar kontrol edildi; hatlarda bir sıkıntı olup olmadığına bakıldı. Yok… Şehrin en merkezi ilçelerinden birinin göbeğinde, bilişim çağında, birileri sosyal medyanın alerjisini konuşurken, iletişimimiz kesildi.
Daha doğrusu iletişimimizin kesildiğini sonradan anladık. Çünkü aklıma telefonları da kontrol etmek geldi. Ahizenin ucundaki derin sessizlikten anladım ki, servis sağlayıcı işletme bir işler çeviriyor.
Yine Türk usulü bir çözüm eğilimi başgösterdi. Başımı camdan çıkarıp, caddenin sağını solunu gözlemeye başladım. Orada bir köy var uzakta diye türküler söylenip, o köye hiç gidilmeyen memleketimde gördüm ki, operatör şirketin elemanları iş üstünde..
Bina görevlisini uyardım ve gidip bakmasını rica ettim. Fakat kurtlandım bir kere ya yerimde duramadığım için, hızla aşağıya inip yanlarına vardım. Önce klasik olarak ‘ne yapıyorsunuz’ demedim. Türk olduğum için ‘ne kadar sürer’ sorusuyla işe başladım.
Yaklaşık bir saat cevabını aldıktan sonra, ne yaptıklarını sordum. Hat başlıklarını değiştiriyorlardı. Yani ortada bir arıza yoktu. Arkasından şu cümleler döküldü ağzımdan: Nasıl bir memlekette yaşıyoruz? Sizin arıza yoksa bu işlem için önceden bilgi vermeniz gerekir. O zaman da kullanıcı önlemini alır.
İşte bomba tepki burada geldi: Ağabey sizin numara neydi? Kan beynime sıçradı. İşte bu tavır yüzünden Türkiye’de işler düzelmiyor. Arıza (!) çıkaranın işini hallederse, birileri sorunun bittiğini zannediyorlar.
Bu münferit bir olay diye düşünüyorsanız, dolaştırılan ve nedeni de açıklanmayan, habersiz 2 saatlik elektrik kesintilerini hatırlayın. Kime haber veriliyor? Fakat kafa bu. Şimdi koca adamlar, profesörler, siyasetçiler, bugünlerde hukuktan bahsediyor.
Ama bir şeyin farkında değiller. Sokakta, günlük yaşamda hukuka saygı yoksa, o ülkede hukuksuzluk, adam kayırmacılık, rüşvet, yolsuzluk, haksızlık, hırsızlık önlenemez. Şimdi Ankara’ya tekrar sesleniyorum. Sizin numara neydi?
çok katıldığım bir yazı olmuş elinize sağlık, özellikle elektrik kesintileri konusunda başkentin en büyük ilçe ve semtlerinde her hafta!