Elbette bahsettiğimiz durum iç siyasette ki fasit döngü ile ilgili değil, tamamen dış siyasetimizle ilgili git gide artan yalnızlaştırılmamız la ilgilidir!
Üstelik bu dışlanma ve soyutlanma, özellikle sıradan ülkelerle değil, gelişmiş ve dış ticaretimizin bel kemiğini oluşturan ülkelerle ilintilidir…
Bu siyasetin gidişi hiç hayra alamet olmasa gerek
Bu gün yarın derken mutlaka bu yanlış gidişatın, ekonomik ilişkilere de yansıması mutlak gözüyle bakılmalıdır…
Nitekim ilk önlemler her ne kadar güvenlik ve adli gerekçelere dayandırılsa da, Almanya Türkiye ye gidecek yurttaşlarına, ciddi uyarılarda bulundu!
Bunun ekonomik yansıması ve devamının diğer gelişmiş ülkelerle de devam ettirilmesi, ikinci yılda darbe yiyecek ve önemli döviz girdisi sağlayan bu sektörün, yok olmasına sebep olmayacak mı?
Elbette her şey batı demek değildir desek de, bu hiçte ekonomik literatürüne uygun bir bakış açısı olmayacaktır…
Tıpkı sadece Katar ve Suudi Arabistan taşıma dövizleri ile ekonomi değirmeninin dönmeyeceği gibi!
Ekonomik çıkarlar en azından ülke çıkarları kadar önemli ve akli yaklaşımlar ile yönetilmelidir.
Ekonomide tıpkı dış siyasette olduğu gibi son söyleyeceğinizi ilk söylemeye kalktığınızda, karşı tarafa elinizi baştan belli etmiş olur ve gene baştan kaybetmiş sayılırsınız…
Bakın dolar euro paritesi nerede ise 1,17 dayandı ve bunun elbette bir geri dönüşü olacaktır. O zaman acaba dolar kaçlara çıkar ve bizim ekonomik durumumuz nasıl bir hal alır şimdiden düşünmekte yarar var. Üstelik yeni bir kabine kurulmasına, referandumda evet çıkmasına karşın, hala seçim yatırımları ve konuşmaları gündemde olmasını hangi ülke ekonomisi kaldırır ki bizim ki kaldırabilsin?
Aman dikkat!
Hazıra dağ, güneşe kar dayanmazmış…