Fed açıklamalarının etkisiyle gelişme yolundaki ülkelerin ekonomilerinde başlayan dalgalanmalar 2013 yılının görünümünü oldukça değiştirmiş bulunuyordu. Gelişme yolundaki ülkelerin borsaları düşüyor, para birimleri değer kaybediyor, faizleri yükseliyordu. Özellikle dış finansman ihtiyacı büyük olan Türkiye gibi ülkelerde bu dalgalanma çok daha ağır etkiler yaratıyordu. Brezilya gibi bazı ekonomiler bu gelişmelere çok hızlı tavır alarak faiz artırımından kura müdahaleye kadar yayılan esnek bir ekonomi politikası izlerken Türkiye gibi bazı ekonomiler yönlendirmeyi genellikle kura müdahale yönüne yıkarak daha katı bir tavır almışlardı.
İşte tam o sırada Suriye’ye müdahale meselesi gündeme geldi. Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı açıklamasının ardından ABD ve batılıların müdahale edeceği beklentisinin doruğa çıkmasıyla birlikte bir süredir ekonomiyi kenara itmeye çalışan siyaset, sonunda dizginleri iyiden iyiye eline aldı. Suriye’ye müdahalenin artık an meselesi olduğu beklentisiyle USD ve Euro, TL karşısında rekor kırarken, sepet kur düzeyi de 2,40’ı aştı. Bu durumda reel efektif kur endeksi (REK) TCMB’nin alarm alanı olarak kabul edilen 115 ile 120 aralığının çok altına (110’un da altına) düşmüş oldu. Borsa, uzmanlarca kritik eşik kabul edilen 65 binin altına geldi, gösterge tahvilin faizi çift haneye yakın düzeyde oluşmaya başladı. Aslında ikinci el tahvil piyasasında pek bir işlem olmadığı için gösterge faizin pek anlamı da yok. Asıl anlamlı faiz; bankaların mevduat faizi. Mevduat faizi, bankadan bankaya değişse de ortalama, yüzde 9 – 10 dolayında bulunuyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ. (Mahfiegilmez.com)