Seçimlerin ardından gelen süreç biraz bulanık oldu. Yeni parlemento daha işe başlamadan gerilim yüklü bir hale geldi. Siyasetteki tıkanma görüntüsünün devreye girmesi ile ekonomi açısından belki de en son isteyeceğimiz bir durum çıktı ortaya.
Siyasi sorun bir süreç aşılacaktır kuşkusuz. Ancak siyasi tıkanmanın kısa sürede ekonomi açısından da yaratacağı bazı sonuçlar da var. Bu siyasi tablo ekonomide ileriye dönük belirsizlik üretiyor. Hem uluslararası iktisadi koşulların ters dönmesi hem de ulusal ekonominin bir süredir hız kesmesi zaten yeterince belirsizlik üretiyordu. Şimdi bunun üzerine bir de siyasi tıkanıklığın yarattığı belirsizlik ekleniyor.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
Piyasa ekonomilerinde belirsizliğin en alt düzeyde olduğu, aktörlerin önünü rahatca görebildikleri koşullar ideal sayılır. Buna karşılık yoğunlaşan belirsizliğin de önemli sorunlar ürettiği düşünülür. Dolayısıyla ekonomiyi yönetenler kendileri belirsizlik üretmekten kaçınır, olası belirsizlik bulutlarını da gecikmeden dağıtmaya özen gösterirler.
Belirsizlik bazı miktar ve fiyatları doğrudan etkiler. Fiyat miktar arasındaki olağan etkileşim de doğrudan etkileri daha da büyüterek uç noktalara taşır. Belirsizliğin doğrudan etkilediği büyüklükler arasında tüketim ve yatırım harcamaları önde gelir. Buradaki etkileşim açıktır. Önünü görmekte zorlanan tüketiciler adeta içgüdüsel olarak tüketimlerini erteler, tüketim harcamalarını kısarlar.
Artan belirsizliğin özel yatırım harcamaları üzerindeki etkisi belki tüketim harcamaları üzerindeki etkisinden daha büyük olur. Belirsizlik yatırım yapacak aktörler açısından önlerini görememe, dolayısıyla hesap yapamama gibi bir sorun doğurur. Piyasa ekonomilerinde hesap yapmadan yatırım yapılmaz. Kısılan yatırım harcamaları toplam talebe ek bir daralma ivmesi getirir, büyme temposunu daha da düşürür.
Ekonomide belirsizliğin artması risk üretir. Özellikle ulusal risk (sovereign risk) büyür. Ulusal riskin yükselmesi riske duyarlı olan faiz, döviz kuru vb gibi temel fiyatlara hemen ve doğrudan yansır. Dolayısıyla, kaynağı ne olursa olsun, artan belirsizliğin fiyat etkisi yükselen faiz, yükselen döviz kuru ve değer kaybeden ulusal para şeklinde ortaya çıkar. Bu fiyatların yükselmesi toplam talebi daraltarak büyümeyi daha da yavaşlatır.
Kısacası ekonomide belirsizlik üretmenin maliyeti üretim kaybı ve işsizlik olarak ödenir.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
Bu noktaya kadar sürdürdüğümüz genel diskuru Türkiye ekonomisine indirebiliriz şimdi. Siyasal tıkanma ve onun yarattığı belirsizlik aslında ekonominin ilginç bir dönüm noktasına rastlıyor.
Bir süredir ekonominin ısındığı, bunun dengeleri bozduğu ve dolayısıyla soğutulması gerektiği söyleniyor. Şimdi siyasal nedenlerle artan belirsizliğin, harcama kısılması yaratarak, bu soğuma işlemine katkı yapacağı söylenebilir.
Aslında geçen yılın sonundan bu yana ekonomiyi yönetenlerin para politikasında beklenmedik bir dönüş yaptığı biliniyor. Bu dönüşün bir boyutu faiz oranını baskılayarak sermaye girişini caydırmayı ve yükselecek olan döviz kuru aracılığı ile cari açığı daraltmayı amaçlıyor. İkinci boyutta ise banka kredi hacmini daraltarak harcamaları frenlemek ve böylece olası enflasyon baskısını kontrol altına almak yer alıyor.
Dikkat ederseniz, faiz oranı görece düşük düzeyde adeta sabitlenmiş ve ekonominin büyüme temposunu kontrol aracı olarak kullanılmasından vazgeçilmiş gibi bir görünüyor. Bu tercih bir süredir israrlı biçimde sürdürülüyor. Belki de bazı sonuçlar alınmak üzere.
Şimdi ekonomi dışından, siyasi alandan, belirsizlik ve risk üreten yeni bir değişken devreye girmiş durumda. Artan belirsizlik ve yükselen risk sonuçta faizi baskı altına alacağına göre para politikasını aynı biçimde sürdürmek mümkün mü? Para politikası yön değiştirirse ortaya çıkacak büyüme ivmesi kaybı nasıl telafi edilecek? İvme kaybı derinleşirse ekonominin yeniden kriz koşullarına sürüklenmesinin önüne nasıl geçilecek?
Siyaseti kilitlemek kolay ama gündem getirdiği sorular zor.
Prof. Dr. Taner BERKSOY