Başbakan hafta sonunda gazetecilerle buluştu. Kim bunlar? Sen, ben, bizim oğlan. ‘Aman efendim, sepet efendim’den başka söz bilmeyen, Başbakan’ı haklı bulmaktan başka hiçbir şey yapmayan isimler. Belki birkaç istisna dışında… Oysa Başbakan’ın bu süreçte yağcılığa değil, gerçeklere ihtiyacı var. Elbette yaşananların gerçekten farkındaysa…
Bu nedenle önemli olan Metin Feyzioğlu ile görüşmesidir. Eğer bir sıkıntı olduğunu düşünüyor ve gerçekleri duymak istiyorsanız, kendisini sizin gibi düşünmek zorunda hissetmeyenlerle konuşmanız gerekir. Ama ne yazık ki durum değişmiyor. Başbakan Rockofeller’in tek nüshalık pembe gazetesi gibi yalanlar içinde kendi haklılığına yandaş arıyor.
Siyasette durum bu da, ekonomide çok mu farklı… Ne yazık ki ‘kim tutar bizi’ nidaları arasında yürüyen ve iki gün sonra hatalardan bahsedecek olanlar, kaygan saçlar arasında gerçek dışı söylemlerini aktarırken, sokakta bambaşka acılar yaşanıyor.
Bir tarafta iflas eden vatandaş, öte tarafta şirketler… Şirketlerin iflas etmesi hepsinden daha kritik. Çünkü bu yeni istihdam sağlamayı bırakın, yeni işsizlerin de ortaya çıkacağının habercisi…
O pek muhteşem geçtiği söylenen 2013 yılında Başbakan 18 bin 50 şirketin iflas ettiğini biliyor mu? İflas masasına başvuranları saymıyorum bile… Bunların içinde ihracatçı birliği başkanı olanların şirketleri bile var.
Peki Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin 10 yılda 3 kat daha büyüyeceğimizi söylediği Alice Harikalar Diyarı’nda öngörü ne? Alacak sigorta şirketi Euler Hermes’in başekonomisti Ludovic Subran’ın Türkiye’de gerçekleşen ‘Uluslararası Ticarete Bakış’ konferansında verdiği bilgi çok büyük bir alarm ortaya koyuyor.
Türkiye’de 2013 yılında şirket iflaslarının yüzde 12 arttığını söyledikten sonra Subran, 2014 senesinde de iflasların yüzde 4 yükselişe geçerek 19 bin sınırına dayanacağını söyledi. Yani geçen seneden farklı olarak yeni iflas edecek 18 bin 770 şirket…
Tüm bunlara gizli iflas içindekileri de katmıyorum. Yani bilanço olarak bitmiş, ama sürüklenen işletmeleri… Birileri cukkasını doldururken bu ülkenin şirketleri eriyor. Şirketlerle birlikte işsizlik yükseliyor.
Bireylerin gelirden olmanın ardından borçları çevrilemez hale geliyor. Fakat Başbakan halen gerçekleri yandaş takımının alkışları arasında arıyor.
Oysa sokak yanıyor. Bu gerçekleri duymadığınız zaman Gezi’de yaşananları da elbet okuyamazsınız. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda düğmeye kimin bastığını arayacağınıza, kimin, nasıl ve ne kadar çaldığı ile ilgilenmek daha doğru bir yaklaşım olmaz mı?
Ama bencillik ve ego halen devam ediyor. Dış güçlerle bağlantı aranırken, yetkili konumdakilerin vatandaş ve memleket gerçekleriyle ilgilenmek yerine, ayakkabı kutularıyla yaşam sürdüğü görülmüyor. Başbakan da ısrarla ‘kendisini doğrulayacak’ isimlerle buluşup, analitik sonuçlar bekliyor.
1993 senesinde bir muhabir arkadaşımla çalıştığımız haber merkezinin tam orta yerine şöyle bir yazı asmıştık: “Muhalefetten korkmayın; var olanı yüceltir. Dalkavuklara dikkat edin, ihanetleri büyük olur.” Anlayana…