Silivriname

Türkiye sonunda bunu da yaşadı. Eleştiriler üzerine içlerinde gazeteciler de olan bir grup medya mensubuyla Adalet Bakanı Sadullah Ergin Silivri Cezaevi’ni gezdi. Uzun dönemdir yükselen eleştiriler nedeniyle yapılan bu gezi sonucunda öyle yazılar çıktı ki ‘pes’ dedirtti.

Bu ülkede 12 Eylül darbe dönemlerini bile aratmayacak ölçüde, medya üzerinden cezaevi aklandığına şahit olduk. Eğer bir ülkede cezaevleri övülmeye başladıysa, varın gerisini siz düşünün.

Oysa bu yazıların çıkması için, medyayı oraya götürmeye gerek var mıydı? Yollasaydınız CD ile görüntüleri, onlar da istendiği gibi kalemlerini oynatsalardı. İçlerinde dediğim gibi gazetecilik yapıp, durumu aktarmaya çalışanlar oldu, ama sanıyorum yazabildiği ölçüde…

Peki en çok eleştiriyi yapan yazarlar, gazeteler ve televizyonlar neredeydi? Sanırım birileri ancak birilerini orada tutuklu olarak görmeye tahammül edebiliyor. Eğer koşullara güveniyorsanız, bir basın gezisi düzenlersiniz, en öne de en çok eleştirenleri koyarsınız ve kapıları açıp, gösterirsiniz.

Ama öyle yapılmadı. Seçilmiş bir grupla, araya çatlak seslerini kesmek için gazetecileri de serpiştirip yaptığınız bir gezi ancak turistik olarak kalmaya mahkûmdur. Zira binaları göstermekle sorun bitmiyor.

İnsanların neden tutuklu yargılandıklarını, neden tek kişilik hücrelerde tutulduklarını, orada tutuklu olanların neden ciğerlerini üşüttüklerini, neden patır patır hayatını kaybettiğini açıklamaya bu turistik gezi yeterli gelmiyor.

Gardiyanların neden tutuklularla konuşmaya çekindiklerini, gizli gizli kendi sorunlarını anlattıklarını dile getirmeye kâfi gelmiyor. Daha önce altı çizilen eleştirileri, gazetecilerin tespitlerini, TBMM Heyeti’nin, Baro’nun değerlendirmelerini boşa çıkarmıyor.

Biri rahatsızlığında, revirde steteskop ve ağrı kesici dışında bir şey bulunmadığı iddialarını, yemeklerde kullanılan yağların tutukluların rahatsızlanmasına neden olduğunu, kış vakti neden üç kazak giyip oturmak zorunda kaldıklarını anlatmıyor.

Tutuklu insanların onurlarıyla, yakınmadan orada yatıyor olmaları, oradaki sorunları nasıl ortadan kaldırmıyorsa, turistik gezi neticesinde ağız birliği etmiş ve daha önceki tespitleri yalanlarcasına yazılan yazılar durumu kurtarmıyor.

Sadece Silivri için değil, benzer koşulların birçok cezaevinde olduğu biliniyor. Fakat iktidar ne yapıyor? ‘Bakın ne güzel hapishanemiz var’ diyor. Medya mensupları da oturup ballandıra ballandıra ortamı aklıyor.

Lovelace ne güzel demiş: “En büyük cezaevi taş duvarların, demir parmaklıkların değil, insan kafasının içidir”

[email protected]

“Silivriname” ile ilgili 1 yorum

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir