Bugün size çok kolay bir soru soracağım. Ne KPSS sınavındaki, ne Polis Koleji sınavlarındaki ne de üniversite sınavlarındaki gibi dalavere yok. Gayet basit bir matematiğe dayanıyor. Şifre yok, kopya yok…
İki koyun gütmüşler de, gütmemişler de yanıtlayabilir. Ülkeyi şirket gibi yönettiğini iddia edenlerin vereceği yanıtı merakla beklediğimden, onları sonraya bırakıp,  soruyu önce esnafa yöneltelim.
Bakkal Ahmet Amca! 65 TL’ye mal satmak için, 119 TL’ye mal alır mısın? Terzi Fatma Abla! 119 TL’ye aldığın kumaştan yaptığın elbiseyi 65 TL’ye satar mısın? Emekli Rüstem Dayı ve Pakize Teyze! 65 TL maaşın olsa, 199 TL harcar mısın?
Öğrenci Mehmet! Babanın verdiği 65 TL’yi hak edebilmek için, 119 TL’lik harcama yapsan, peder beyin tepkisi ne olur? Memur Cemal! Çalıştığın kuruma alım yapıyorsun. 65 TL’lik katma değer yaratmak için 119 TL harcarsan amirlerin sana ne yapar? Muhtemelen görevi kötüye kullanmaktan hakkında soruşturma açılır.
Sokaktaki çocuk, evdeki hanım, terzideki yamak, apartman görevlisi Hüsamettin, tüm bunlara matematik öğreten Öğretmen Suna! Hepinize; hepinize soruyorum: 65 milyar dolarlık mal satmak için 119 milyar dolarlık mal alınır mı? Yanıtınızın yüksek perdeden ‘hayır’ olduğunu duyar gibiyim. Peki bunu yapana ‘başarılı’ denir mi? İki koyun güttüğünü iddia edenler, başarı olarak nitelendiriyor.
Türkiye 2011 yılının ilk altı ayında 65 milyar dolarlık ihracat için 119 milyar dolarlık ithalat yaptı. İhracat gelirlerinin yüzde 80’inin hammadde alımına gittiğini düşünürseniz, bu nasıl bir matematiktir?
Günlük başarılarla övünen iki koyun güdenler, size soruyorum: Artık dış ticareti ihracattan ibaret saymayı bırakmanızın zamanı gelmedi mi? Bu işin bir de ithalat ayağı olduğunu ne zaman hatırlayacaksınız? Dış ticaretin, cari açık içinde yaklaşık altıda beş ağırlığı olduğunu düşünürseniz, bu tabloda cari açıkla nasıl mücadele edeceksiniz?
Ya da etmeye niyetiniz yok da, bu nedenle mi bize cari açığı sorun değilmiş gibi yutturmaya çalışıyorsunuz? Artık bazı şeyleri daha yapısal bir tabanda ve katma değerli hale getirecek dönüşümlerle konuşmanın zamanı gelmedi mi?
Sakın bu rezil tabloyu enerji ithalatına bağlamayın. İthalatın içindeki hammadde payının ihracata yakın bir yüzde olduğunun daha önce altını çizmiştim. Ne kendinizi ne de bizi kandırmayın. Artık verimli bir ekonomiyi konuşmanın vakti gelmiştir.
Altı delik çuvala attığınız teşvikler ve rast gele dağıttınız ulufelerle bu iş gitmiyor. Türkiye ekonomisi ticaret yaptıkça batıyor. İşin daha acısı, gurur duyulması gereken gerçek ihracatçı da bunu gerçekleştirebilmek için dışarıdan borç para alıyor.
Lafın özü şu: Ya adam gibi ülkeyi vizyonel ve yapısal sorunlarını hallederek yönetin ya da dönün çok övündüğünüz iki koyunu gütmeye devam edin. Çünkü bu tablo, sizin çok altını çizdiğiniz iki koyun gütmeyenlerin bile göreceği kadar açık bir alarm veriyor.