Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İngiltere’de Kıbrıs Rum Kesimi’nin 2012 yılının ikinci dönemi başkanlığı devralması konusunda kendisine yöneltilen bir soru üzerine, ‘sefil birliğin, yarım başkanı’ tanımlamasını yaptı.
Bu öylesine bir tanımlama ki ilk duyduğunda insanın ruhunu okşuyor. Ancak biraz derinlemesine düşündüğünüzde kendi içinde çelişkileri, soruları ve açmazları da ortaya koyuyor.
Öncelikle madem Türkiye Cumhuriyeti’nin en tepe noktasının Avrupa Birliği’ne yaklaşımı ‘sefiller’ düzeyinde, o zaman neden bu yoldan geri dönmüyoruz? Bakan Egemen Bağış, ‘kapıdan kovsalar, bacadan gireceğiz’ görünümü ve söylemi içinde değil mi?
İkinci faktör, Cumhurbaşkanı’nın bunu İngiltere’de söylemiş olması tesadüf müdür? Mesela aynı soru Almanya ya da Fransa’da gelseydi, yanıt bu mu olurdu? Adım gibi biliyorum ki, kesinlikle hayır. İngiltere’nin AB yaklaşımı malûm ve böylesi bir yapının sürdürülemez olduğu düşüncesi mevcut. Şüphesiz bunda Almanya ile giriştiği paylaşım odaklı güç kavgasının büyük etkisi var.
Gelelim tanımlamanın ikinci yarısına… Biz ne yaparsak yapalım, 2012’nin ikinci diliminde, eğer Avrupa Birliği dağılmazsa, Kıbrıs Rum Kesimi’nin başkanlığı gerçeğiyle karşı karşıya kalacak mıyız?
Peki ‘Türkiye ve Yunanistan’ın beraberce üye olmadığı hiçbir yere Kıbrıs da üye olamaz’ hakkını veren uluslararası imtiyazın, AB-Türkiye ilişkilerinde Aralık 2004’te Brüksel’de masada bırakılmasını ne yapacağız? Bugün Kıbrıs Rum Kesimi karşımızda ise, bu kimin hatası?
Ayrıca ‘yarım ülke’ tanımını da açmak gerekiyor. Çok masum gözüken bu tanımlamanın derinliği, aslında ‘adada tek bir ülke var da, yarısı AB tarafından tanınıyor’ manasına gelmiyor mu? Oysa adada Türkiye Cumhuriyeti’ne göre tek ülke yok. KKTC ve Kıbrıs Rum Kesimi var. Tek bir ülke olduğunu söyleyen AB başta olmak üzere uluslararası kamuoyu… Biz nasıl geldik bu noktaya? Adama ‘özrün kabahatinden büyük’ demezler mi?
Son olarak dönelim ifadenin ilk bölümüne, yani ‘sefil birlik’ kısmına… Peki Türkiye’nin finans kesiminden döviz rezervine kadar varlıklarında hangi ülkelerin veya ülkelere ait bankaların tahvilleri bulunuyor? Eğer bunlar sefil ise, maddi varlığını bu sefil birliğin üyesi ülkelerin kağıtlarından oluşturan biz ne oluyoruz?
Yok, ifade içinde bulundukları ekonomik darboğaz ise, sendikasyondan fonlamaya, kredilerden sıcak paraya kadar tüm ekonomik gidişatını bu sefil birliğe dayandırmak ve halen bakan düzeyinde tavizler vererek peşlerinden koşmak ne kadar akıllıca?
Bence Sayın Cumhurbaşkanı bunların da yanıtını vermeli. Fakat benim gördüğüm kadarıyla o sefiller çok zor durumda ve alacaklarının peşine düşerlerse ortaya çıkacak manzara iki kelimede özetleniyor. Sefaletin tokadı…
”Peki ‘Türkiye ve Yunanistan’ın beraberce üye olmadığı hiçbir yere Kıbrıs da üye olamaz’ hakkını veren uluslararası imtiyazın, AB-Türkiye iliÅŸkilerinde Aralık 2004’te Brüksel’de masada bırakılmasını ne yapacağız? Bugün Kıbrıs Rum Kesimi karşımızda ise, bu kimin hatası?”
BU PARAGRAF VAR YA, BU PARAGRAF! OKUYUPTA CİĞERİ YANMAYAN BENDEN DEĞİLDİR !
Ä°ÅžTE ”GAFLET VE DELALET İÇRE OLMAK” BUDUR! ÃœLKEM HER ÅžEYÄ°N ÖNÃœNDEDÄ°R DÄ°YEN VE
AKP YE OY VEREN HER TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI , SADECE VE SADECE BUNUN İÇİN ONLARIN YAKASINA YAPIŞMALIDIR ! YAPIŞMIYORLARSA ELLERİ KIRILSIN ! LANET OLSUN ONLARA !
ONLARA BU SEBEBLE SESLENÄ°YORUM; BUNCA OLAN BÄ°TENÄ° GÖRÃœR DUYARSIN DA, NEDEN SES ÇIKARMAZSIN BRE VATANDAÅž ! KÖRÃœ KÖRÃœNE GÄ°DERSEN ÖNÃœNÃœ GÖREBÄ°LÄ°RMÄ°SÄ°N ?ÖTE DÃœNYADA Ä°LK SORULACAK HESAP BUDUR BÄ°LÄ°R MÄ°SÄ°N ! HZ. MUHAMMED ‘Ä°N GERÇEK HADÄ°SLERÄ°NDE SÖYLENEN Ä°MANIN ESASLARINDAN OLAN VATANA VE MÄ°LLETE HÄ°ZMET OLDUÄžUNU BÄ°LMEZSEN VE UYGULAMAZSAN SEN NASIL MÃœ’MÄ°NSÄ°N ! BAÅžINI ÖRTÃœP, NAMAZ KILMAKTAN Ä°BARET DEĞİLDÄ°R Ä°SLAMÄ°YET !
ALLAHIM SEN VATANIMI VE MİLLETİMİ BU YOBAZLARDAN KORU! ARAP SÖZKONUSU OLUNCA KENDİ MİLLETİNE ÇÖP MUAMELESİ YAPANLARA ASLA SAYGI DUYMUYORUM !BENİM ADIMA HAREKET EDİP, HİÇ İSTEMEDİĞİM HALDE ONUN BUNUN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKÜLMESİNİ LANETLİYORUM ! BU MİLLET BÖYLE ONURSUZLUKLARA LAYIK DEĞİLDİR ! ŞEREFİMLE OYNAMAYIN!