Maliye Bakanlığı vergide yeni sisteme geçileceğini duyurdu. Böyle bir ihtiyaç var mı? Evet… Anlatılanın sonuç verme şansı var mı? Hayır… Vergisini zamanında ve düzgün ödeyen mükellef ödüllendirilecekmiş. Uyumsuz mükellefe ise yeni yaptırımlar söz konusu.
Zamanında ödeyene bazı kolaylıklar, istenmesi halinde sektörel raporlar havuç olarak sunulurken, ödemesini aksatanların da daha sık denetleneceğini söyleniyor. Ama işin sırrı Şimşek’in şu ifadesinde gizli: “Bunların taslak olduğunu ve değişebileceğini de belirtmek isterim.”
Bunun Türkiye’deki tercümesi seçim öncesi hepinize mavi boncuk dağıtıyoruz. Ödeme güçlüğü çekene ne olacak? Ona da isteseler de, istemeseler de af çıkaracaklar. Çünkü Maliye bırakın vergi tahsilâtını, kestiği cezayı bile tahsil edemiyor. Tahsil ettiği de kurum giderlerinin ancak yarısını karşılıyor.
Yapılan af adı altındaki yapılandırmalarda bugüne kadarki tahsilât oranı yerlerde sürünüyor. Borcum var diye başvurup, ödeyemeyen insanların gerçekten ‘ neden ödeyemediklerine’ bakmayanların atacağı hiçbir adımın çözüm getirmesi mümkün değildir. Ne ödeyenden, ne de ödeyemeyenden yana… Bu sadece seçimlik bir vergi masalıdır.
Bakan Şimşek şunları söyleseydi ciddiye alabilirdim: Vergi gelirimizin büyük bir kısmını oluşturan, dünyanın en ahlâksız vergisi olan, dolaylı vergileri önümüzdeki ay başından itibaren kademeli olarak düşürüyoruz.
Reel sektöre yönelik kurumlar vergisi ve esnafın ödediği vergilerde oransal kandırmacayı bırakıp, muafiyetleri tartışmaya açıyoruz. Elbette bunu söylemedi, söyleyemedi. Şimdi bazı aklı evveller hemen savunmaya geçecek ve bu durumda Türkiye’nin gelirini nereden elde edeceği sorusunu soracak.
Eğer siz ‘nereden buldun’ sorusunu gündeme taşırsanız, milyon dolarlık rezidansları alanların kaynağının peşine düşerseniz, denetimlerde ‘bizden’ ibaresini ortadan kaldırır, ‘adalet’ ibaresini gündeme taşırsanız ve en önemlisi vergi oranlarını düşürüp, ödenebilir kıldıktan sonra, ödemeyenin canını yakarak olayı tabana yayarsanız çözüme ulaşılır.
Hem vergiyi tabana yayar; hem kayıt dışına önemli bir darbe vurur; hem de sağlıklı ve haksız rekabet yaşamayan sektörler yaratabilirsiniz. Ödenebilir bir vergi sistemi yaratmadığınız sürece yapacağınız aflar da, yapılandırmalar da çözüm getirmez.
Aynı durum istihdam maliyetleri üzerindeki prim oranları için de geçerli. Yıllar önce bir esnaf odası temsilcisi canlı yayında konuyu şöyle özetlemişti: “10 kilo taşımaya gücüm varken, 15 kilo yüklerseniz, 5 kilosunu yolda atmaktan başka çarem olmaz.”
Bu öylesine kritik bir konu ki, alanı flu bıraktığınızda iyi niyetli ile kötü niyetliyi ayırmanız çok zor. Kuralları net ve uygulanabilir hale getirirseniz, kapı kapı denetim yapmanız da gerekmez. Hele ki bu teknolojik çağda…
Ama siz kayıt dışı çalışanı görmezden gelip, kümesteki kaz olarak nitelendirdikleriniz üzerinden politika yürüttüğünüz sürece geleceğimiz nokta aynı. Elbette bu kadar net bir alan siyasetin işine gelir mi, şüpheliyim. Çünkü kayıt dışı ekonominin en önemli gerekçelerinden birini siyasetin finansmanı oluşturuyor. Havuz gibi…
Gerçekten çözüme ne bu iktidar, ne de bundan öncekiler yanaşmadı. Zira herkes ‘itiraz edemeyen vatandaş’ın peşinde… Dönersek başa; Maliye Bakanı Mehmet Şimşek samimi olduğunu mu göstermek istiyor?
Piyasada vadeli satılan mallarda, örneğin KDV’yi peşin tahsil etmekten vazgeçsin. Vadesiyle doğru orantı, ödeme öngörülsün. Tahsilât sıkıntısının altına Maliye de elini koysun da, umursamaz tavrı sürecek mi görelim. Bakan Şimşek samimiyetini mi sergilemek istiyor? Mersin esnafından yükselen sese kulak versin.
Çünkü bu ülkeye soktukları Suriyeliler kaçak esnaflık yaparken, mükellefi kepenk indiriyor. Son 3 ayda sadece kepenk kapatan 200 esnaftan bahsediliyor. Esnaf olmanın getirdiği zorluklar, AVM’lerin önünü açan zihniyetin yarattığı sıkıntılar da cabası.
Bunları konuşmayacaksak, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de kendisini yormasın. İhtiyacımız olursa biz birbirimize masal okuruz.