Görünen o ki ne kadar baskı yapılırsa yapılsın döviz ve altın ufaktan ufağa hareketlenmeye başlamış görülüyor.
Teknik değerlendirmeler her ne kadar peşi sıra gündeme getirilse de, bireysel ve kurumsal tedirginlikler çok daha etkin olacağı bir on beş güne girmiş olduk.
Bu süreçte borsanın, dövizin ve altının sakin olmasını beklemek safdillik olacaktır.
Nedenine gelince, 1Nisan günü sandıktan çıkacak sonuçların nasıl bir reaksiyonu tetikleyeceği bir muamma!
İşte bu nedenle de oluşan tedirginlik ilk olarak, bu üç ekonomik enstrümanları etkiliyor.
Her ne kadar bildik çevreler seçim iktidarın lehine gerçekleşirse, durum farklı olacak, yok tam tersi çıkarsa, çok daha farklı olacak gibi bir yönlendirme içine girseler de, biz aynı kanıda değiliz…
Seçim sonuna kadar ekonomik dengelerin korunması için o kadar gayret gösteriliyor ki seçimden sonra bu eko-hoş ortamın devam etmesi çok zor olacaktır.
Halının altına süpürülen tüm artıklar orta yere saçılacaktır.
Yani dememiz o ki seçim sonrası illa bir eko-fay hareketi olacaktır.
Seçimler iktidarın lehine gerçekleşirse, bu ekonomik önlemler ya da yeni ekonomik paketler olarak sunulacak, yok seçim ters teperse?
Bu seferde seçmenin siyasi istikrarı bozmasına fatura edilecektir!
İşte bu yüzden flu bir görüntü, bu tedirginliği de tetiklemektedir.
Öyle ya, eğer net bir görünüm olsa, ekonomik göstergeler de inandırıcı değerlerle desteklense, neden bir hareketlenme oluşsun ki?
Sözün özü;
Ekonomik önlemler, ekonomik vaatlerle çakışırsa, bunun sonucunda oluşacak maliyetin bedelini, toplumun bütünü, özelliklede düşük gelir gurupları öder!