‘Savun’ma Özgürlüğü

Türkiye dördüncü yargı paketine hazırlanırken, uluslararası hukuk adına yapılan yanlışların boyutu da dağ gibi büyüyor. Hemen hemen her salonda görülen, ama Silivri’de ayyuka çıkan hukuk ihlalleri tamamen kontrolden çıktı.

Ulusal ve uluslararası raporların tamamında Türkiye ligden düşerken ve hızla hukuka ulaşmada gerilere ilerlerken, 11 Mart günü yaşananlar her şeyin üzerine tuz biber ekti. Avukatlar ile sanıkların arasındaki mahremiyetin ihlal edildiği, avukat ile sanıklar arasına kolluk gücü konulduğu bir fotoğraf ülkenin tam ortasında duruyor.

Fakat binlerce sayfalık bir iddianameye 15’er dakikalık savunma hakkının verilmesini kimse bir yere koyamadı. Buradaki hukuk ihlalleri nedeniyle üçüncü yargı paketi çıkarıldı, özel yetkili mahkemeler kaldırıldı, ama şikayete konu olan duruşmaları bağlamayacağı açıklandı.

Her fırsatta hukuku etki altında bırakmaktan bahsedildi, ama mesela Başbakan tutuklu milletvekillerinin tahliye isteminin görüşüleceği duruşmanın bir gün öncesinde ‘onlar da aday göstermeseydi’ diyerek hukuku etkiledi.

Bir tarafta bebek katiline spor yapmasıyla ilgili olanaklar tartışılırken, öte tarafta insanlara günlük 10 dakika su hakkı tanındı. İnsanlar tek kişilik hücrelere konuldu. Hastanede unutulan sanık, cebinden taksi parası verip gidip teslim oldu, ama bir gün sonraki duruşmada ‘kaçma şüphesi ile’ tutukluluğunun devamına karar verildi.

Tüm basına açıklanan bir telefon görüşmesini yayınlayıp haber yapan senelerce içeride kalırken, savcının henüz yayınlanmamış iddianamesi kitap yapanlar milletvekili oldu. Dijital delillerin kabul edilemez olduğu birçok davada karara bağlandı, ama bu davada teknik raporlara rağmen görmezden gelindi.

Teröristler tanık olarak dinlendi, ama Genelkurmay Başkanlığı yapmış isimlerin mahkeme salonunda olduğu halde tanık olarak dinlenmesine gerek olmadığı hukuka rağmen karara bağlandı.

Gizli tanıklar avukatlardan kaçırıldı. Bilirkişi raporlarına itibar edilmedi. Hepsinden önemlisi savunma hakkı ile ilgili yaşanan skandallar uluslararası tüm raporlara konu edildi.

Mahkemeler kamuoyuna açık olması gerekirken, insanlar salona sokulmadı. Bırakın izleyicileri 13 Aralık’taki duruşmada avukatlar içeri giremedi. Giren çıkamadı, arada çıkan içeri alınmadı.

Ama hepsinden önemlisi 11 Mart’taki duruşmada bu ülkenin kolluk kuvvetleri avukatlarla karşı karşıya getirildi. Ne istiyorlardı? Çağlar boyu, dünyanın en kutsal ve ihlal edilemez hakkı olan savunma hakkını yerine getirmek.

Fakat ne dendi? ‘Savun’ma özgürlüğünüzü kullanın. Şimdi gelin de bu ülkede ekonomiden bahsedin. Sorarım size: Hukuk ihlal ediliyorsa geriye ne kalıyor?

[email protected]

“‘Savun’ma Özgürlüğü” ile ilgili 1 yorum

  1. Mahkeme salonunda izinsiz video çek sonra o kişiye salondan dışarı çık denilince, jandarmaya yumruk at. Yumruk atılan saldırılan kim? jandarma, yani oranın güvenliğini sağlamakla görevli personel, emir kulu görev adamı yani, jandarmayla yumruklaşan sanık avukatları. Sanık avukatlarına mahkeme başkanına uçan tekme, hakim ve savcılara satırlı saldırı düzenlemelerini tavsiye ederim.
    Bana sanığını söyle sana avukatının kim olduğunu söyleyeyim :)

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir