Türkiye, Suriye’de yaşanan olayları iç meselesi olarak gördüğünü açıkladı. Yarın da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Suriye’ye giderek son mesajını verecek. Sadece kendisinin değil, ABD Dışişleri’ninkini de…
Suriye’de yaşananları tasvip etmiyor olabilirsiniz, fakat bu nasıl bizim iç meselemiz oluyor, ben halen bunu anlamadım. Türkiye’ye uluslararası bankerlerin isteği üzerine göstere göstere Şam yönetimi ile karşı karşıya getiriyorlar.
Barış için araya girmenizi anlarım. Fakat savaş için araya girmek, hatta bir adım ötesine geçip, taraf olduğunu açıklamanın nasıl bir mantığı var henüz çözebilmiş değilim. Terörist başı bu ülkedeyken ilişkilerimiz iyi değildi. Doğru…
Fakat ondan sonraki süreçte yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez bir görüntü verip, şimdi de ‘kalk o koltuktan’ demenin nasıl bir zihin bulanıklığı sonucu ortaya çıktığı anlaşılamıyor. Siz birlikte futbol müsabakaları organize edeceksiniz, hep beraber maç izleyeceksiniz.
Suriye yönetimine övgüler düzeceksiniz, ‘kardeşim’ nitelemeleriyle ortalığı ayağa kaldıracaksınız, sonra da ‘sen var ya sen’ diye başlayan cümleler kuracaksınız. Bu nasıl bir zihniyettir?
Şüphesiz Suriye Halkı ile Türk Halkı arasında akrabalık ilişkileri vardır. Biz iki devlet olarak yıllarca yönetimlerin ters tutumlarına rağmen birbirimizden nefret etmemeyi başaran insanlarız. Peki şimdi ne oldu?
Birileri istiyor ve para kazanacak diye, ortaya çıkan bu tavır ne? Yoksa sıcak para ile mi tehdit ediliyoruz? Şirket Amerika ve Avrupa’nın çıkarları, ne zamandan beri tartışmasız bizim meselemiz haline geldi?
Orada yaşananlar doğru ya da yanlış ayrı bir tartışma konusuyken, hangi gerekçe ile bu durum bizim iç meselemiz haline dönüştü? ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ diyen bizler neden şimdi işin tarafı olmaya başladık?
Suriye ile İmralı’daki katilin sınır dışı edilmesinden sonra yaşadığımız bir problem hatırlıyor musunuz? Nedir bizim iç meselemiz haline dönüşen olay? Hangi gerekçe ile diz çöküyoruz? Güvenlik derseniz, inandırıcı olmaz.
Irak’ın kuzeyine müdahale için, elinde tezkeresi ile okyanus ötesinden izin alamayanların, can ciğer kuzu sarması kardeşleriyle bizi karşı karşıya getiren neden ne olabilir? Sakın bu gelişmelerin ABD’nin borçlanma tavanın artırılması aşamasında yaşanan pazarlıklarla ilişkisi olmasın?
Bir ülke nasıl diz çöker? Askeri ve ekonomik olarak güçsüz hale getirilirse, bu son derece kolaydır. Sizce bugünkü fotoğrafta yaşananlar, Suriye’ye yönelik sahte, gerekçesiz ve anlaşılamaz efelenmenin deşifresi haline dönüşmüyor mu? Tıpkı Libya’da olduğu gibi…
Davutoğlu yarın Şam’a gidecek. Şam yönetimi sert mesaja aynı sertlikte mesaj vereceğini açıkladı. Deyin ki böyle oldu ve biz Suriye ile karşı karşıya geldik. Ne olacak, ne diyeceğiz?
Bizi bilmem ama olayları yorumlarken, Türkiye’den aktif rol talep eden İngiliz dışişleri Anadolu’ya doğru tüm dünyaya bağıracak: Bundan iyisi, Şam’da kayısı…
Bir çıkmazda olduğumuzu,ancak bu kadar ustalıkla anlatılır Be üstad,, Sağol var ol..%50 Bindik bir Alamete gidiyoruz Kıyamete..