Ramazanda böyle olursa bayramdan sonra ne olur?

Ramazanda böyle olursa bayramdan sonra ne olur?

İlk defa bir ramazanda, diyanet işleri başkanını alışageldiğimiz üzere ekranlarda pek göremedik ama nerede ise her iftarda Başbakanımızı ve uzun konuşmalarını izledik ve izlemeye de devam edeceğiz gibi görünüyor!

Bu açıklamaların hepsi, gene nerede ise tüm kanallarda kesintisiz denebilecek bir şekilde de yayınlandığı için, içeriğini tekrarlamak ve fikir beyan etmek bizim ne haddimiz nede üstümüze vazife! Ancak, ülkenin ekonomisinin son üç aylık hali orta yerde dururken ve bu önemli gelişmelerle, sadece merkez bankası sabahtan akşama adeta boğuşuyor, tüm önlemleri ve açıklamaları da bu kurum yapıyorsa, o zaman insan kendi kendine sormadan edemiyor?

Ülkede bu kadar ekonomik ve içsel bölgesel, toplumsal sorunlar yaşanırken, neden hep dış siyasette özelliklede, başka ülkelerin iç sorunları(!) sanki en önemli ülke sorunu gibi ön plana çıkarılıyor?

Bir yandan batılı ülkelerin, Mısır da yaşananlara duyarsız kaldığı(!) sert bir üslupla eleştirilirken, diğer yandan, İslam alemine ve ülkelerine de, gene Mısır’la gerektiği gibi ilgilenilmediler diye sitem edilmekle kalınmıyor, birde ilerde sizinde başınıza gelince ne yapacaksınız? Diye, uyarılarda bulunuyoruz!

Batı dünyasında Hıristiyan inancının ağırlıklı olduğu, hatta Hıristiyanlığın temsilcisi olarak kabul edersek? Arap coğrafyası, Ortadoğu ve biz de, İslam inancı ağırlıklı, yani Müslüman ülkelerin içinde oluyoruz doğal olarak.

Demek ki bu durumda, başbakanımız, nerede ise Budist ya da ateist inanca sahip olan ülkelerin haricinde ki tüm ülkeleri, Mısır da yaşananlarda, duyarsızlıkla suçlamakla kalmıyor, hedef olarak karşısına da almış bulunuyor! Zira aynı benzer açıklamaları büyük elçilerle birlikte olduğu bir iftar yemeğinde de yapmıştı.

Medyada izlenenleri biryana bırakırsak, tüm bu davranışların elbette siyasi bir stratejisi olmalıdır?

Demem o ki on bir yılın üzerinde iktidar da ve büyük bir meclis çoğunluğuna sahip bir parti ve onun liderinin, bireysel bir yaklaşım içinde olması pek mümkün olmasa gerekir. O halde, işin en önemli yanı ekonomiyle, bu davranışları özdeşleştirirsek, ortaya çıkan durum, yabancı sermaye çıkışlarını, tüketim azalışlarını ve en önemlisi de yaklaşan üç hata anayasa referandumu da devreye girerse, tam tamına dört sandık önümüze gelecek demektir! Ama bir farkla, önümüzdeki bu seçimdeler de, seçmenin, bundan öncekilerden çok değişik, dört dörtlük(!) oy kullanacağı duygusu, siyasilerimizi endişelendirmeye ve fazlasıyla etkilemişe benziyor…

İşte bu durum ekonomiyi de, yerli yabancı yatırımcıyı da, oy potansiyeli en yüksek kesim işçi ve memuru da, çok yakından ilgilendiriyor ve etkiliyor. Hele son zamanlarda, özelliklede bir biri ile çelişkili açıklamalarla, ama medyada bolca yer verilen, borsaya açık(!) önemli kuruluş ve bunların arkasında ki köklü sanayi şirketlerinin, rutin adı altında, mali soruşturmaları gündeme düşmesi, yerli yatırımcıların bile güvenli limanlara doğru yelken açtıkları ya da gemilerini zor deniz koşullarına göre seyre hazırladıklarını göstermiyor mu?

Ucu ucuna ulayarak götürülen bir ekonomik yapıda, Arapları bile imrendirecek, petrol kuyuları açar gibi, her nakdi tıkanıklığı, yeni bir vergi kuyusu ile çözmeye çalışılan, kendi yurttaşlarının mevduatına ve milli tasarruflara da negatif getirilerle erozyona uğratan bir sistemde, yapılması gereken en doğru oyalama ve davranışta kuşa bak olsa gerekir?

Aynı kuşa devamlı bakmanın da uzun süreli bir ilgisizlik yaratmayacağı kesin olduğuna göre?  Onu da devamlı değiştirmek gerekiyor elbette..

Önceleri barış açılımı, sonrasında Suriye, şimdide Mısır turnası(!) artık ne kadar yukarı ve dışarı bakabilirsek, o kadar ceplerimizde ki üç kuruşun da eriyip bittiğini bir o kadar geç fark etmiş olacağız?

Ramazan böyle geçmeye devam edecek elbette, ama bayramdan sonra, kim havada ki kuşlara, kim önüne ya da kim yere bakmış yürek yakmış?  

Çok daha iyi görüleceğe ve anlaşılacağa benziyor!

Hani hep diyoruz ya, borsada her zaman para kazanılır ve kaybedilir diye?

Son soruşturmalardan da kimler ne kaybetti, kimler ne kazandı acaba?

Öyle ya, borsa da vardan yok, yoktan var olmadığına ve fizik biliminde ki bileşik kap kuramı ile bire bir örtüştüğüne göre?

Birilerinin zararına sattığını, birileri de her zaman çok ucuzdan almıştır elbette!

Unutmayalım;

Her zaman, yerinde ve doğru soru sorabilmek, doğru cevabı aramaktan çok daha önemli ve değerlidir(!)

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir