İktisat politikası uygulamaları bir yol ayrımına geliyor gibi. Politika tercihindeki seçişlerin dar ve çelişik bir alana sıkışması iktisat politikalarından sorumlu olanları zorlamaya başladı.  Bazı ülkelerde somut olarak gündeme olan bu sorun bizi de zorlamaya aday
Sorun şu. Son sıralarda ekonomi tartışmalarında ön plana çıkan iki mesele var. Bunlardan birisi büyümenin yavaşlıyor olması. İkincisi de enflasyon baskılarının artması ya da bu tür baskıların kapıda olması. Sorun bu ikisinin çözümü için gereken iktisat politikalarının büyük ölçüde çelişik olmasında. Bu çelişki politika seçişlerinde öncelik meselesini gündeme getiriyor. Yol ayrımı da burada oluşuyor.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
Bu sorunlara ilişkin bazı eğilimler bizde de var. Ortaya çıkması muhtemel politika çelişmesi ve seçme meselesi biz de konuşulmaya başladı. Gerçekten de hem büyüme hem de enflasyon konusunda sorun çıkabileceğine işaret eden bazı ipuçları olduğu söylenebilir. Büyüme temposunun bizde de yavaşlayacağı artık genel olarak kabul ediliyor.Yani büyüme bağlamında dünyadan kopuk değiliz. Gündemimizde bir büyüme meselesi var.
Enflasyon konusu ise biraz daha karışık. Şu sıralarda yıllık enflasyon hızı yüksek. Neredeyse dünya rekoru kıracak haldeyiz. Ama enflasyondan sorumlu olan otorite (TCMB) yılın görece düşük bir enflasyon oranı ile tamamlayacağımızı söylüyor. Yani enflasyon şu anda sorunmuş gibi algılanmıyor. Ama Merkez Bankası yine de enflasyon baskısını arttıracak gelişmelere karşı duyarlı. Döviz kurunun yükselmesi, Türk Lirasının değer kaybetmesi bu tür gelişmelerden birisi. Merkez kur yükselmelerinin fiyatlara taşınması olasılığından rahatsız. Dolayısı ile, daha önce yaptığı gibi, kur yükselmelerini dizginlemeyi hedefleyen bazı girişimler yapabileceği beklentisi var.
Büyüme ivmesi ile döviz kuru-enflasyon geçirgenliği meselesi zaten kendi içlerinde yoğun olarak tartışılan konular. Bu ikisi karşı karşıya geldiğinde hem sorunun çapı büyüyor hem de tartışmanın yoğunluğu artıyor.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
Büyüme konusunun kendi içinde yarattığı tartışma malum. Bu yıl büyümenin yavaşlayacağı artık genel kabul gören bir görüş haline geldi. Şimdi yavaşlamanın hangi dozda olacağı tartışılıyor. Büyük ölçekli, sert bir yavaşlama olacağını savunanlar var. Bunun tersine yavaşlamanın yumuşak olacağını öngörenler de mevcut. Şöyle veya böyle 2012 yılında büyüme meselesinin sorunlu olacağı anlaşılıyor.
Döviz kuru-enflasyon meselesi biraz daha karışık. Aktif para politikası uygulayan Merkez Bankasının Türk Lirasının değeri konusunda yapabilecekleri sınırlı. Serbest sermaye hareketi ortamında aktif para politikasından (faiz belirleme işlevi) vazgeçmediği sürece Merkez Bankasının alenen bir kur hedeflemesi söz konusu değil. Yani, enflasyonu dizginlemeyi hedefleyen bir Merkez Bankası para politikasını döviz kurunun savunulması üzerine inşa edemiyor.
Ama döviz kurunun yükselmesi (TL’nin deÄŸer kaybetmesi) de enflasyonu kışkırttığı gibi dış dengedeki bozulma (cari açık) boyutunu da büyütüyor. Merkez Bankası bunların ikisine de razı deÄŸil. Dolayısıyla dolaylı yollardan, örtük olarak kur üzerinde etkili olmaya çalışıyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.