Yunanistan anlaşmasının ardından geçtiğimiz hafta piyasalar genel olarak kar satışlarının etkisinde kaldı. İMKB’de ise bu satışlar yurtdışı piyasalara göre biraz daha fazla oldu. Özellikle banka hisselerinde ciddi kayıplar yaşandı. Satışların artmasında Morgan Stanley’in Türk hisse senetleri için tavsiyesini “Ağırlık Azalt”a indirmesi ve ardından haftanın son günü de Unicredit Türkiye için tavsiyesini “Overweight”ten “Notral”a indirmesinin de etkili olduğunu düşünüyoruz. Bu kararların arkasında çok kısa sürede sağlanan yüksek primlerin sürdürülemeyeceği endişesinin ve İran konusundaki endişelerin oluşturduğu siyasi risklerin yer aldığını düşünüyoruz. Ayrıca Türkiye için tavsiyeler düşürülürken Rusya için önerilerin artırılması, petrol fiyatlarındaki artışların bu kararlarda etkili olduğunu işaret ediyor. Önümüzdeki günlerde takip edeceğimiz başlıca göstergeler arasında ilk sıralarda petrol fiyatları yer alıyor. Hatırlanacak olursa geçtiğimiz hafta günlük bültenlerde bu konuya değinmiştik. Sadece Türkiye için değil petrol ithal eden yani enerjide dışa bağımlılığı yüksek ülkeler için en büyük risklerden biri bu iken, Rusya gibi petrol ihraç eden ülkeler içinse petrol fiyatlarındaki artış avantaj oluşturuyor. Petrol fiyatlarındaki artış daha ciddi boyutlara ulaşacak olursa büyüme sıkıntısı çeken dünya ekonomisine bir darbe de buradan gelecektir. Bu durum hisse senetleri piyasalarında ayrım yapılmaksızın satış baskısı oluşmasına neden olacaktır. Brent petrolde 127 dolardaki kritik direnç bu bakımdan önemli. Önümüzdeki günlerde bu direnç kırılacak olursa spekülatif işlemelerin de etkisiyle petrol fiyatlarında çok hızlı yükselişler görebiliriz. Dikkat etmekte fayda var.
PMI verileri yine ön planda
Bu hafta veri takvimi oldukça yoğun. Özellikle PMI imalat verilerini yakından takip edeceğiz. Büyüme verileri için öncü gösterge niteliğindeki bu verilerde özellikle Avrupa tarafında olumlu olarak nitelendirilebilecek veriler göremezsek başlayan kar satışları daha da sertleşebilir. Aksi durumda ise kar satışlarının sonlanması ve yükselişlerin devam ettirilmesi için iyi bir sebep olacaktır. PMI (Purchasing Managers’ Index), Türkçe literatürde Satın Alma Endeksi ya da Satın Alma Yöneticileri Endeksi olarak kullanılmakta ve şirketlerin satın alma yöneticilerinin mal ve hizmet satın alma eğilimlerini göstermektedir. Bu verinin 50’nin üzerinde seyretmesi olumlu olarak algılanmaktadır. Hatırlanacak olursa geçtiğimiz ay Çin’de PMI verisinin 50’nin üzerine çıkması, Almanya’da 50,9 ile eylül ayından bu yana en yüksek seviyeye ulaşılması bunlarla birlikte ABD’den gelen ISM verilerinin de büyümeyi işaret etmesi şubat ayının iyi başlamasını sağlamıştı. Her ne kadar Euro Bölgesi PMI’ı 50’nin altında kalsa da, rakamların artış eğiliminde olması ve 48,7 ile son dönemin en yüksek seviyelerine ulaşması olumlu algılanmıştı. Bu hafta gelecek veriler bu olumlu tabloyu destekleyecek olursa mart ayına da iyi bir başlangıç yapılabilir. Aksi takdirde parasal genişlemenin sonuna yaklaşılan piyasalarda sert satışlar görebiliriz.
LTRO bekleniyor
Haftanın önemli gelişmelerinden biri de Avrupa Merkez Bankası’nın Çarşamba günü TSİ 12:15’te düzenleyeceği 3 yıllık likidite ihalesi (LTRO). Aralık ayında 489 milyar euroluk bir ihale gerçekleştiren Avrupa Merkez Bankası’nın bu ihalede 1 trilyon euroya kadar çıkabileceği bekleniyor. Bu konudaki beklentilerin uzun süredir fiyatlara yansıtıldığını bu nedenle de ihale sonrası beklentiler karşılansa bile yeni fiyatlamada çok fazla etkili olmayacağını düşünüyoruz.
G-20’de beklentiler nisan ayına ötelendi
Haftasonu Meksika’da gerçekleştirilen G-20 Maliye Bakanları Zirvesi’nde Avrupa krizi ön plana çıkarken, sonuçlar piyasalarda pek yankı bulmadı. Avrupa Daimi Kurtarma Fonu ESM’nin kaynaklarının artırılması konusunda bir karar çıkabileceği beklentiler arasındaydı, fakt bu konuda bir karar çıkmadı. Görünen o ki bu konuda dahil G-20’nin küresel ekonomiyi rahatlatmak için atacağı adımlara dair beklentiler nisan ayındaki G-20 zirvesine kaldı. Zirve tarihi yaklaşınca yeniden bu konuyu konuşmaya başlayabiliriz, çünkü Avrupa Birliği’nin oluşturacağı güvenlik duvarı ile birlikte tüm kürede 2 trilyon doları bulabilecek bir kaynak oluşturulması gündemde.
VOB’da Şubat Vadeli sözleşmeler kapanıyor
Bu hafta 29 Şubat Çarşamba akşamı, VOB’da şubat vadeli sözleşmeler kapanacak. VOB’da işlem hacminin çok büyük bir bölümü en yakın vadede gerçekleşiyor. Şubat vadesinin kapanması ile birlikte işlemler büyük oranda Nisan vadeli sözleşmelere taşınacak. Bu nedenle fiyatlamalarda 2 aylık bir vade farkı oluşacağı göz önünde bulundurulmalı. Ayrıca İMKB 30 sözleşmelerinde temettü etkisi de bu sözleşme ile başlayacak. Bilindiği üzere İMKB’de hisse senetleri sahipleri hisselerin verdiği temettülerden de faydalanabiliyorlar. Fakat VOB’da endeks sözleşmelerinin böyle bir imkanı yok. Bu nedenle fiyatlamada temettü etkisi arındırılacaktır. Bu da VOB’daki fiyatlamanın spot endeks üzerine vade farkının konması ve temettü etkisinin çıkarılmasıyla olacaktır. Net olmamakla birlikte temettü etkisinin 1,000-1,200 puan arasında olacağını tahmin edersek, vade farkı da dahil edildiğinde nisan vadeli sözleşmelerin spot fiyata yakın hatta bir miktar altından işlem görmesi şaşırtmamalı. Vade sonuna doğru dağıtılan temettüler ve vade farkına göre bu fark değişecektir.
Üzeyir DOĞAN / Araştırma Müdürü MARBAŞ Menkul Değerler [email protected] Telefon: (0212) 286 30 00