BDP’nin TBMM’ne dönme kararının ardından hız kesen PKK saldırıları yeniden tırmanmaya başladı. Hükümet’in PKK ve Kürt sorunu ile başetme stratejisi anlamaya çalışıyorum, ne kadar okusam kesin ipuçları bulamıyorum. Ağustos ayında uzmanlar TSK’nın Kuzey Irak’a girmesinin an meselesi olduğunu söylüyordu, Hoşyer Zebari ziyaretinde sonra ise Ankara’nın sınırötesini rafa kaldırdığı, Öcalan’ın da ağabeyiyle görümesinden sonra yeniden PKK’yle pazarlık yolunu incelediği duyuluyor.
PKK terörü sonlanmadan Kürt sorunu çözülemeyeceği ve Türk-Kürt herkesi huzur içinde yaşatacak bir anayasanın halktan onay görmeyeceği kesin, ama nasıl yapacağız? Cevap basit. Şu anda izlendiğini düşündüğüm stratejiyi tersine çevireceğiz. KCK’lıları gözaltına alıp, PKK-Öcalan’la pazarlık yapmak yerine, BDP ve KCK ile pazarlık yapıp, Kuzey Irak’ta kalıcı askeri varlık oluşturacağız.
Kamuoyunu yönlendiren değerli köşe yazarlarımıza bakarsanız, PKK sorunu savaşarak çözülmez, PKK ile barış yapmalıyız. Her iki tespit de sonuna kadar yanlış, kamuoyunu kötümserliğe itiyor ve terör örgütüne psikolojik avantaj sağlıyor. PKK’yi 1990’lı yılların sonunda askeri olarak bitirdik. Eğer Bush’un ikinci Irak seferine destek verseydik, bugün sınırın 20 km içinde askeri üstlerimiz olur, PKK da bir daha toparlanamazdı.  Zaten, bugün de asker ve jandarmaya Demirel-Çiller’in verdiği yetkileri versek, kurmayların yarısını Silivri ve Hasdal’da Cemaat Esiri tutmasak, yine terörle mücadelede kısa sürede netice alınır.
Yazının devamını BURAYI tıklayarak okuyabilirsiniz.